Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2010/13032 E. 2010/18057 K. 30.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13032
KARAR NO : 2010/18057
KARAR TARİHİ : 30.12.2010

…….
Dava, 506 sayılı Kanun hükümlerine göre ölüm gelirine hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-) Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalılar vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-) Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin o dava ile ilgili kimseler olması, başka bir anlatımla dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkinin varlığı medeni usul hukukumuzda “sıfat” olarak tanımlanmaktadır. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olmasına karşın, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine ait olduğundan, anılan hakka ilişkin bir davada davacı olma sıfatı da hakkın sahibine aittir ve buna aktif husumet denilmektedir. Bir sübjektif hak kendisinden istenebilecek olan kişi ise o hakka uymakla yükümlü olan kimsedir ve bu da pasif husumet (davalı sıfatı) olarak adlandırılmaktadır. Sübjektif hakkın sahibi olan kimse ile o hakka uymakla yükümlü bulunan kişinin kimler olduğunun saptanması, bir başka anlatımla davada davacı ve davalı sıfatlarının kimlere ait olduğu hususu, dava konusu (sübjektif) hakkın özüne ilişkin maddi hukuk sorunudur. Dava açan veya aleyhine dava açılan kişiler o davada davacı veya davalı olarak taraf sıfatına sahip değillerse, mahkemece dava konusu hakkın esası (var olup olmadığı) hakkında inceleme yapılmadan dava sıfat yokluğundan reddedilir ve bu karar davanın dinlenemeyeceğine ilişkin değil esasına yönelik bir karar niteliğindedir. Davacı veya davalıdan birinin taraf sıfatına sahip olmaması durumunda verilecek olan red kararı o davadaki taraflar arasında maddi anlamda kesin hüküm oluştursa da, dava konusu hak
……
ve taraf sıfatına sahip olan kişiler bakımından kesin hükümden söz edilemeyecektir. Dava konusu hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunu olan taraf sıfatı (husumet) ve sıfat yokluğu, davada taraf olarak görünen kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olan bir itiraz niteliğindedir ve yargılamanın her aşamasında, isteme gerek kalmaksızın mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunludur.
Bu açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; iş kazası sonucu yaşamını yitiren sigortalının anne ve babası olan hak sahibi konumundaki davacılara ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespitine yönelik davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun “Ana ve babaya gelir bağlanması” başlığını taşıyan 24’üncü maddesi olup, bu tür davalarda elde edilecek hükmün kesinleştikten sonra uygulayıcısı davalı Kurumdur ve sigortalının işvereninin taraf sıfatına sahip olmadığı belirgin bulunduğundan davalı işveren yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu istemin söz konusu davalı hakkında da hüküm altına alınması isabetsiz olduğu gibi, 20.05.2006 tarihinde ……yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı …….’ncı maddesi hükmüne göre; ilgili kanunlarda yer verilmemiş olsa dahi, Kurumun taraf olduğu davalar, icra kovuşturmaları ile ilâmların harçlardan bağışık olduğu göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece davalı Kurumun harç tutarından sorumluluğu yönünde karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Hüküm fıkrasında yer alan sözcüklerin çıkartılarak yerine;
“A-) Davalı …..yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi ile……hükümleri gereğince belirlenen 1.000,00 TL. avukatlık ücretinin davacıdan alınarak yargılamada vekil ile temsil olunan davalı şirkete verilmesine,
B-) Davalı ….. Başkanlığı yönünden;
1-) Davanın kabulüne; ……. sicil numaralı sigortalı …….ak sahibi konumundaki davacılara 01.09.2009 tarihinden itibaren ölüm geliri bağlanması gerektiğinin tespitine,
2-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gereğince belirlenen 1.000,00 TL. avukatlık ücretinin davalı Kurumdan alınarak yargılamada vekil ile temsil olunan davacılara verilmesine,
3-) Davada haksız çıkan davalı Kurum, 5502 sayılı ………maddesi hükmü gereğince harçtan bağışık olduğundan, dava açılırken yatırılan toplam 36,20 TL. harç tutarının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara geri verilmesine,
……

4-) Davada harcanan; 24,00 TL. davetiye, 15,00 TL. fotokopi, 68,50 TL yazışma, 150,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 257,50 TL yargılama giderinin davalı Kurumdan alınarak davacılara verilmesine,” sözcüklerinin yazılmasına ve bu şekliyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 30.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

……………