Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2010/11123 E. 2012/1021 K. 26.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/11123
KARAR NO : 2012/1021
KARAR TARİHİ : 26.01.2012

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirlerin davalılardan 506 sayılı Yasanın 26. maddeleri gereğince davalılardan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece; ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, istemin süresinde olduğu anlaşılmakla, Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalılardan …’a ait işyerinde, taşeron…… işçisi olarak çalışan sigortalının, 1. kat döşemesini çekerken, 5×10 ebadındaki ızgaraya ayağını basması sonucu dengesini kaybederek yere düşmesi sonucu yaralanması şeklinde meydana gelen iş kazası nedeniyle açılan rücu davasında, hükme esas alınan, aynı olay nedeniyle açılan ve zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilen ceza dosyasında alınan kusur raporunda; asıl işveren … ve alt işveren…2/8’er, 4/8 sigortalı kusurlu bulunmuş, mahkemece aynı kusur oranları kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiştir. İş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerekeceği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı ve dayanağı mevzuat hükümlerini ayrıntılarıyla irdelemeyen, yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak hüküm tesisi isabetsizdir.
506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamında kusur durumu saptanırken, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatına göre, hangi önlemlerin alınması gerektiğinin, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığının ve alınmış önlemlere sigortalı işçinin uyup uymadığı 4857 sayılı Kanunun 77. maddesi hükmü doğrultusunda raporda tartışılması gerekir.
Ayrıca kamu düzeni düşüncesi ile oluşturulan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuat hükümleri; işyerleri ve eklerinde bulunması gereken sağlık şartlarını, kullanılacak alet, makineler ve hammaddeler yüzünden çıkabilecek hastalıklara engel olarak alınacak tedbirleri, aynı şekilde işyerinde işkazalarını önlemek üzere bulundurulması gerekli araçların ve alınacak güvenlik tedbirlerinin neler olduğunu belirtmektedir. Burada amaçlanan, yapılmakta olan iş nedeniyle işçinin vücut tamlığı ve yaşama hakkının önündeki tüm engellerin giderilmesidir.
Uygulamada önemli olan, işverenin iş kazasına neden olmuş hareketinin, işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığının tespiti işidir.
Bu konuda yapılacak ilk yargı işlemi, mevcut hükümlere göre alınacak tedbirlerin neler olduğunun tespitidir. Mevzuat hükümlerince öngörülmemiş, fakat, alınması gerekli başkaca bir tedbir varsa, bunların dahi tespiti zorunluluğu açıktır. Bunların işverence tam olarak alınıp alınmadığı, (=işverenin koruma tedbiri alma ödevi) alınmamışsa, zararın bundan doğup doğmadığı, duruma işçinin tedbirlere uymamasının etkili bulunup bulunmadığı (=işçinin tedbirlere uyma yükümlülüğü) ve bu doğrultuda tarafların kusur oranı saptanacaktır.
Sorumluluğun saptanmasında kural, sorumluluğu gerektiren ve yasada belirlenmiş bulunan durumun kendi özelliğini göz önünde bulundurmak ve araştırmayı bu özelliğe göre yürütmektir.
Yukarıdaki bilgiler ışığı altında; iş kazasının gerçekleştiği iş kolu ile, işçi sağlığı ve işgüvenliği alanında uzman kişilerden seçilecek bilirkişi kurulundan, yukarıda sıralanan maddi ve hukuki olgular ışığında yeniden yapılacak incelemeyle; mevzuat uyarınca hangi önlemlerin alınması gerektiği, bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığı ve alınmış önlemlere sigortalının uyup uymadığı yönlerinin yargısal denetime elverir biçimde irdelenip, çelişkiden uzak rapor alınması gereği üzerinde durulmaksızın, kusur aidiyeti konusunda eksik ve yetersiz incelemeye dayalı kusur raporu esas alınmak suretiyle sonuca varılması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.