Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2010/10957 E. 2012/2017 K. 13.02.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10957
KARAR NO : 2012/2017
KARAR TARİHİ : 13.02.2012

Mahkemesi :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Dava, kurum sigortalısının davalı tarafından öldürülmesi nedeniyle haksahiplerine bağlanan ölüm aylıklarının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddini hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava; … tarafından 30.10.2004 tarihinde öldürülen… sigortalısı …’in hak sahiplerine yapılan ödemeler nedeniyle uğranılan 20.887,87 TL Kurum zararının 2926 sayılı Yasanın 47. maddesi gereğince rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, Mahkemece; ceza dosyası ve vesayet dosyasından akıl hastası olduğu anlaşılan ve bu nedenle de hakkında ceza tertibine yer olmadığına kararı verilen davalının Borçlar Kanununun 54. maddesi gereğince davalının davacı Devlete karşı ekonomik ve sosyal durumu, Devletin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemiş olması nazara alınarak, hakkaniyet gereği davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz kudreti bulunmayanların sebebiyet sorumluluğu ( objektif sorumluluk ) Borçlar Kanununun 54. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenmiştir. Bu fıkra hükmüne göre hakkaniyet gerekli kılıyorsa hâkim temyiz kudreti bulunmayan bir kimseyi kısmen veya tam olarak tazminata mahkûm edebilir. Anılan hükmün amacı sorumluluğun, hakkaniyet düşüncesi ile kusur sorumluluğu hali dışında genişletilmesi olup mümeyyiz olmayanın eyleminden hukuki bir sonuç doğmayacağı hakkındaki genel kurala bir istisna koymaktır. Gerçekten, Türk Medeni Kanununun 15. maddesinin birinci fıkrası hükmü kural; olarak, mümeyyiz olmayanların haksız eylemleri nedeniyle sorumlu olmamalarını gerektirir. Fakat bu maddenin ikinci fıkrası, bazı istisnalara işaret etmektedir. İşte Borçlar Kanununun 54. maddesinin birinci fıkrası hükmü, bu istisnalardan biri, belki de en önemlisidir. Hâkim adaletin gerektirdiği yerde temyiz kudretinin bulunmamasından dolayı zarara sebebiyet verene, isnadın kabul olmamasını bir kenara bırakabilecektir. Burada, ona geniş bir takdir yetkisi verilmiştir. Her olayda zarara uğrayan kimsenin haksız eylemi işleyen gayri mümeyyizden tazminat isteyip isteyemeyeceği, olayı saran, hal ve şartlara bakılarak tayin edilecektir.
Bu hal ve şartlar arasında mümeyyiz olmayanın hürriyetinin doğurduğu özel tehlike, temyiz kudreti olmamasına rağmen belli bir kusurun varlığı, zarara uğrayanın olay sırasında zarar failine karşı davranışı ve öncelikle mümeyyiz olmayanın iktisadi gücünün büyüklüğü ile zarara uğrayanınki ile karşılaştırılması gösterilebilir. Eğer olayın mali bakımdan doğurduğu zarar mağdur yönünden hissedilir derecede, buna karşılık fail için de nispeten kolaylıkla yüklenebilir mahiyette ise mümeyyiz olmayan failin zararı tamamen veya kısmen tazmin etmesi adalete uygun olur. Hâkim az önce değinilen diğer özel hal ve şartları, mümeyyiz olmayanın zarara uğrayan tarafından tahrik edilip edilmediğini, edilmişse derecesini, mümeyyiz olmayanın eyleminden dolayı başkasının sorumlu tutulup tutulmayacağını, fiilin işleniş biçimini, mümeyyiz olmayanın eylemi işlerken içinde bulunduğu ruh haletini incelemeli ve sorumlu tutulabildiği takdirde bunun kapsamını tayin etmelidir.
Mahkemece, davaya konu eylemi yapan …’ın ekonomik durumu dışında, bu eylemini neden işlediği, tahrik unsurlarının davada var olup olmadığı ceza dosyası içeriği incelenip Borçlar Kanununun 54. maddesi hükmünün tartışılması ve böylece eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddedilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 13.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.