Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2010/10472 E. 2010/16625 K. 14.12.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10472
KARAR NO : 2010/16625
KARAR TARİHİ : 14.12.2010

…….

Dava; iş kazası sonucu ölen sigortalının annesine 506 sayılı Yasanın 24.maddesine göre gelir bağlanması talebine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa’nın 24. maddesi uyarınca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının anne ve babasına gelir bağlanabilmesi için, anne-babanın, sigortalının ölümünden önceki tarihlerde ekonomik ve sosyal bakımdan muhtaç olmaları ve sigortalının yardımına gereksinimlerinin bulunması ve giderek bu ihtiyaçların ağırlıklı şekilde anılan sigortalı tarafından karşılanmakta olması zorunluluğu vardır. Diğer bir anlatımla, sigortalı, sağlığında muhtaç durumdaki ana babasının geçimlerini, sürekli ve düzenli olarak günlük gereksinimlerine yetecek nitelik ve önemdeki yardımlarla sağlamış olmalı, onun ölümü ile de ana-baba bu destekten yoksun kalmış bulunmalıdır.
Somut olayda; bekâr olarak 19 yaşında vefat eden sigortalının, 1 gün sigortalı çalışmasının bulunduğu, bu sigortalı çalışması nedeniyle sağlığında annenin geçimini sürekli ve düzenli olarak temin etmesinin söz konusu olamayacağı, 506 sayılı Yasanın 24. maddesindeki gelir bağlama koşullarının oluşmadığı anlaşılmakta olup, Mahkemenin “sağlığında davacıya sigortalının baktığı ve destek olduğu” yönündeki kabulü isabetli bulunmamıştır.
Ne var ki; 4958 sayılı Yasanın 35.maddesi ile 506 sayılı Yasanın 24.maddesinin 1.fıkrasının değiştirilmiş ve ”geçimi sigortalı tarafından sağlandığı belgelenen” ibaresi madde metninden çıkarılmış ve yerine “sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmayan veya 2022 sayılı Yasaya göre bağlanan aylık hariç olmak üzere buralardan her ne ad altında olursa olsun gelir veya aylık almayan” ibaresi konmuştur. ……hakkı kamu düzeniyle ilgili olup sigortalılar lehine düzenlenen bu yeni kuralın eski olaylara da uygulanması gereklidir. Sigortalının annesi olan davacının sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmasının bulunup bulunmadığı, buralardan gelir ve aylık alıp almadıkları araştırılmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.

./..
-2-

2-Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Yasa’nın 24. maddesinde yer alan iş kazası kolundan gelir bağlanmasına ilişkin olmasına karşın hüküm fıkrasında “Ölüm aylığı” ibaresinin kullanılması ve gelirin başlangıç tarihinin gösterilmemiş olması da isabetsiz bulunmuştur.
506 sayılı Yasanın 99/1 maddesinde; “Bu Yasada aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazalarıyla meslek hastalıkları ve ölüm sigortalarından hak kazanılan gelir ve aylıklar, hakkı doğuran olay tarihinden itibaren beş yıl içinde istenmezse zamanaşımına uğrar. Bu durumda olanların gelir ve aylıkları, yazılı istek tarihini takibeden aybaşından itibaren başlar.” Hükmü öngörülmüştür. Ölüm olayı 15.06.2002 tarihinde gerçekleşmiş olup, ölüm geliri bağlanmasına ilişkin talep dilekçesi dosyada bulunmamaktadır.
Yukarıda açıklanan şekilde davacının sosyal güvenlik kuruluşlarına tabi çalışmasının bulunmadığı, buralardan gelir ve aylık almadığının tespiti halinde; beş yıl içinde gelir bağlanmasını istenmiş ise, 4958 sayılı Yasayla yapılan değişiklik ile gelir almaya hak kazanılacağı gözetilerek davacıya, 4958 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 06.08.2003 tarihini takip eden aybaşı olan 01.09.2003 tarihinden itibaren gelir bağlanmasına karar verilmeli, beş yıl geçtikten sonra gelir bağlanması istenmemiş ise, bu takdirde yazılı istek tarihini takip eden aybaşından itibaren gelir bağlanmasına karar verilmesi gerekeceği de, bozma üzerine yürütülecek yargılama sürecinde göz önünde bulundurulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 14.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…….