Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2010/10099 E. 2012/302 K. 16.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/10099
KARAR NO : 2012/302
KARAR TARİHİ : 16.01.2012

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı, davalılardan işveren yanında, 01.09.1989-01.05.1990 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalıların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı ….geçiş hükümlerini içeren Geçici 7. maddesinin “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20 nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesi olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Eldeki dava dosyasına konu olayda, mahkemece yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, öncelikle….davada taraf ehliyetinin bulunmaması nedeniyle, ilgili
bakanlığın davada usulünce taraf olması sağlanmalı; sonrasında, davacının çalıştığını iddia ettiği dönemde, davalı işverence tanzim edilen işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu ve benzeri evrakın bulunup bulunmadığı ve bu evrakın davalı Kurum kayıtlarına intikal edip etmediği, kamu kurumu olan davalı işveren tarafından davacıya ödenen ücretlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı…. sorularak araştırılmalı, 506 sayılı Yasanın 79/10 maddesindeki, “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar, çalıştıklarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilir” hükmü nazara alınarak, davacının talebi yönünden hak düşürücü sürenin geçip geçmediği irdelenmeli, hak düşürücü sürenin geçmediği sonucuna varıldığı takdirde, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan okul yönetici ve öğretmenleri davalı işverenden saptanarak, bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davacının ihtilaf konusu dönemde ücretlerinin nasıl ödendiği araştırılmalı, varsa buna dair kayıtlar celp olunmalı, davacının yılın tamamında mı yoksa okulun açık olduğu dönemde mi çalıştığı, tam süreli ve ayda 30 gün olarak mı yada ek ders ücreti karşılığı mı çalıştığı belirlenmeli, sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince araştırılmalı, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde; iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırma sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalıların vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.01.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.