Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/9194 E. 2010/261 K. 19.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9194
KARAR NO : 2010/261
KARAR TARİHİ : 19.01.2010

…….

Dava, iş kazası sonucu yaralanan sigortalı işçiye Kurumca ödenen ve geçici iş göremezlik ödeneği ile tedavi giderinden oluşan sosyal sigorta yardımlarının %50’sinin 506 sayılı Yasanın 26. maddesine göre davalı asıl işveren anonim şirket ile alt işveren limitet şirketten tahsili istemine ilişkindir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği biçimde isteği hüküm altına almıştır.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Somut olayda, kazanın meydana geldiği, iş merkezi inşaat işinin, davalı anonim şirket tarafından ihale edilip, inşaatın ince işlerinin yapım işinin; taşeron olarak diğer davalı limitet şirkete verildiği, limitet şirket işçisi olan sigortalının, zemin kattan düşmek suretiyle zararlandırıcı sigorta olayına maruz kaldığı ve eldeki davada kusur raporu alınmayıp ceza davasında alınan kusur raporuna dayanıldığı anlaşılmaktadır. Ceza davasının ise, sadece anonim şirketin ustabaşısı olan ……. hakkında açıldığı, alınan 29.03.2005 tarihli kusur raporunda isim belirtilmeksizin “Asıl işveren anonim şirket yetkililerinin 3/8, limitet şirket yetkilerinin 3/8, sigortalının 2/8 kusurluluğuna” dair rapor tanzim edildiği ve kamu davasının şikayet yokluğu nedeniyle düşürülmesine karar verildiği görülmektedir.
506 sayılı yasanın 26/1. maddesine göre işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak maddede öngörülen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Anılan maddede işverenin sorumluluğunu gerektiren eylem ve davranışlar ise “İşverenin kastı”, “İşverenin işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliğiyle ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi” ve “İşverenin suç sayılır eylemi” olarak belirtilmiştir. Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi hükmüne göre; hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zararının miktarını tayin hususunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değildir. Kuşkusuz, ceza ilamının maddi olguların tespitine ilişkin kısmı hukuk hâkimini bağlar. Temyize konu davaya dayanak teşkil eden ve ceza davasında alınan kusur raporu 506 Sayılı Yasanın 26. maddesine uygun olarak düzenlenmiş bir rapor olmadığı gibi, kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı da bulunmamaktadır. Öte yandan, kabule göre de; davanın, teselsül hükümlerine dayalı olması karşısında, isteme konu tutarın müştereken ve müteselsilen tahsile karar verilmesi gerekirken, söz konusu tutara şirket yetkililerinin ceza davasıyla saptanan 3/8 oranındaki kusurları uygulanmak suretiyle davalı işverenlerin ayrı ayrı sorumluluğuna karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
./..
-2-

Mahkemece, yukarıda açıklanan ilke ve esaslara göre davalı işverenlerin 506 sayılı Yasanın 26. maddesi kapsamında kusur durumlarının irdelenip oran ve aidiyetinin belirlenmesi yönünde uzman bilirkişi kurulundan kusur raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
O halde, davacı Kurum avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 19.01.2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.

….