Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/9083 E. 2010/1822 K. 16.02.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/9083
KARAR NO : 2010/1822
KARAR TARİHİ : 16.02.2010

…….
Davacı Kurum, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirin %61,26 kusur farkı ile artışın kusur karşılığının 506 sayılı Yasanın 26. maddesi uyarınca tazminine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, Anayasa Mahkemesi iptal kararı çerçevesinde tesis edilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda yazılı biçimde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacı Kurum avukatının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Temyize konu dava, ikinci rücu davası olup, gelir artışına yönelik rücu talebinin reddine, kusur farkına yönelik istemin yazılı şekilde kabulüne dair mahkeme hükmünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak, davanın yasal dayanağını oluşturan, 506 sayılı Yasanın 26. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” ibaresi, Anayasa Mahkemesi’nin 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas ve 2006/106 sayılı kararıyla, Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edilmiş; Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, iptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı 21.03.2007 tarihinden sonra, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi bulunmadığından; dava tarihindeki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davanın, anılan iptal hükmü nedeniyle oluşan hukuksal durum gereğince reddine karar verilmesinde, tarafların sorumluluğu bulunmadığı halde; davacı Kurumun davada haksız çıkan taraf olarak nitelenip vekâlet ücretiyle sorumluluğuna hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.
./..

-2-

SONUÇ:Hüküm fıkrasının (7) no’lu bendinin tamamen silinerek hüküm fıkrasından çıkarılmasına ve kararın bu biçimiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 16.02.2010 gününde oy birliğiyle karar verildi.

….