Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/17107 E. 2010/500 K. 21.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/17107
KARAR NO : 2010/500
KARAR TARİHİ : 21.01.2010

……..

Dava, davacının 1992 yılından haziran 2004’e dek davalılara ait işyerinde sürekli çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan ……….Başkanlığı ile …, … ve ……… vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi uyarınca, anılan Kanunun yürürlük tarihine kadar 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı kanunlar ile 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre oluşturulan sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet sürelerinin tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirileceği ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanunun 79.maddesi olduğu kabul edilmelidir.
Dava dilekçesinde açık bir şekilde iddianın ve dava konusunun yazılması gerekliliği, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 179/2,5. maddesinde belirtilmiştir. Talep sonucu, mahkeme davayı kabul ettiğinde, talep sonucunu aynen hüküm fıkrası(HUMK. 388/4) olarak kararına alabileceği şekilde açık olmalıdır.
Somut olayda, dava dilekçesi içinde 1997 yılında yaşlılık aylığı almaya başladığından ve işverenler tarafından 1997-2004 yılları arasında………primi ödenmediğinden bahsedilmesi, dosya kapsamından, davacının 01.01.1998 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı aldığının anlaşılması karşısında, talebin hangi tarihler arasındaki hizmet tespitine ilişkin olduğu ve/veya hizmet tespiti yanında sosyal güvenlik destek primine ilişkin bir istemi de içerip içermediği anlaşılamamaktadır.
………

Mahkemece, öncelikle yapılacak iş, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 75/2. ve 213. maddeleri gereği, davacı taraftan, davanın konusu ile, talep sonucunu açıklattırmak, yapılacak değerlendirmede 01.01.1998 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı alan davacının, işten ayrılmayıp çalışmaya devam etmesi halinde oluşacak sonucun, 506 sayılı Kanunun 63. maddesi kapsamı ile bildirimsiz olarak fiilen çalışılan süredeki yaşlılık aylıklarının fuzuli ödeme teşkil ettiği gözetilerek irdelemektir.
2- Kabule göre; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388. maddesinde “…Hüküm sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından herbiri hakkındaverilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”, 399. maddesinde de, “Verilen karar ile iki tarafa tahmil ve bahşedilen vazife ve haklar şüphe ve tereddütü mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılmalıdır.” şeklindeki düzenlemeler dikkate alınmaksızın, davacı hakkında 1996-1997 yıllarında kısmi bildirim yapılan ve aleyhine hüküm kurulan……….. hakkında usulüne uygun açılmış bir dava olmadığı gözetilmeyip, yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir.
O hâlde, davalı Kurum ile davalılardan ……… vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalılardan …-… ile ……… iadesine, 21.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

……