Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/15080 E. 2010/738 K. 25.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/15080
KARAR NO : 2010/738
KARAR TARİHİ : 25.01.2010

…….
Davacı, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımların 506 sayılı Yasanın 26. maddesi gereğince tazminine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak hükümde belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, temyiz edenin sıfatına göre, davalı kurum vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere” ibareleri, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar numaralı kararı ile iptal edilmiş olup, Anayasa’nın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme uyarınca, Anayasa Mahkemesi iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur.İptal kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihten sonra Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 76’ncı maddesi gereğince, yürürlükteki kanunları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin ve Yargıtay’ın, iptal kararı ile yürürlükten kalkan bir kanun maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkisi de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının talep ettiği tazminat miktarının 15.310,42 TL. olup, Mahkemenin kabulüne göre ilk peşin sermaye değerli gelirin 13.336,59 TL. olması karşısında, ret edilen 10.642.61 TL.’nin 1973.82 TL.’sinin Anayasa Mahkemesi iptal kararı nedeniyle, 8.668,79 TL.’sinin ise
……

davalının kusuru nedeniyle ret edildiğinin anlaşılması karşısında, dava tarihi itibarıyla yürürlükteki mevzuat ve içtihatlara uygun olarak açılan davada, söz konusu iptal hükmü nedeniyle reddine karar verilen miktar yönünden tarafların sorumluluğu bulunmamasına karşın, mahkemece davalının kusuru nedeniyle ret edilen 8.668,79 TL. dikkate alınarak davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucu; Anayasa mahkemesi kararı gereği ret edilen miktar da dikkate alınarak davacı Kurumun, vekil ile temsil olunan davalı lehine vekalet ücretiyle sorumlu tutulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Ne var ki; bu aykırılığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, karar bozulmamalı, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmalıdır.

SONUÇ: Hüküm fıkrasında davalı lehine vekalet ücretini düzenleyen 6. bendinin silinerek yerine “6-Davalı şirket kendisini vekil ile temsil Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği hesaplanan nispi 1.040,25 TL vekalet ücretinin davacı kurumdan tahsili ile davalı şirkete VERİLMESİNE,” sözcüklerinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 25.01.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

……….