Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/14318 E. 2010/615 K. 21.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/14318
KARAR NO : 2010/615
KARAR TARİHİ : 21.01.2010

……

Davacı ……. vekili, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.

Hükmün, taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

29.11.2002 günü gerçekleşen iş kazasına dayalı olarak sigortalının tedavisi için yapılan giderler nedeniyle uğranılan Kurum zararının, 506 sayılı Kanunun 26’ncı maddesi hükmü gereğince davalıdan rücuan alınması istemine ilişkin davada; kendisine husumet yöneltilen …… dava dilekçesinin gönderilip, yokluğunda verilen kararın tebliğ edildiği, yalnızca davacı Kurum vekilince başvurulan temyiz yolu üzerine Dairemizce yapılan inceleme üzerine verilen geri çevirme kararı sonrasında bu kez hüküm kendisine tebliğ edilen …….vekilince yasal süresi içerisinde temyiz yoluna başvurulduğu anlaşılmaktadır.

Taraf ehliyeti, davada taraf olabilme yeteneği olup, medeni (maddi) hukuktaki medeni haklardan yararlanma (hak) ehliyetinin medeni usûl hukukunda büründüğü şekildir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 38’inci maddesinde davaya ehliyetin Medeni Kanun ile belirlendiği belirtilmiştir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 48’inci maddesi hükmüne göre tüzel kişiler hak ehliyetine sahiptirler ve dolayısıyla davada taraf olabilme ehliyeti de ancak, tüzel kişiliği bulunan yapılanmalar için geçerlidir. Öte yandan, bir davada tarafların taraf ehliyetine sahip olmaları dava koşullarından olup; bu hususun, mahkemece kendiliğinden gözetilmesi zorunludur.

./..
-2-

İnceleme konusu davada davalı konumunda yer alan……. ayrı, bağımsız bir tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle, davada taraf ehliyetine de sahip olmadığı belirgin ise de; davanın, söz konusu Bakanlık yerine, bu davalıya karşı açılması olgusunun “temsilcide yanılgı” olarak kabul edilmesi gerekir. Bu bakımdan; dava dilekçesi…….ekiline yöntemince tebliğ edilerek göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı ve yapılacak değerlendirme sonunda elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.

Yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, söz konusu Bakanlığın davaya katılımı sağlanmaksızın, savunma hakkı kısıtlanarak yargılama yapılıp hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 21.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…….