Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/141 E. 2010/6260 K. 29.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/141
KARAR NO : 2010/6260
KARAR TARİHİ : 29.04.2010

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, davacının yaşlılık aylığının iptaline dair Kurum işleminin iptali ile hakkettiği tarihten itibaren aylıkların faizi ile ödenmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği üzere davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekillince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi uyarınca, anılan Kanunun yürürlük tarihine kadar 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı kanunlar ile 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre oluşturulan sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet sürelerinin tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirileceği ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 1479 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı kanunun 24. maddesine göre, bir kimsenin zorunlu … sigortalısı olması için, meslek kuruluş kaydı ile birlikte, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışması gerekli iken,. anılan maddelerde 19.4.1979 gün ve 2229 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.Öte yandan, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasanın 6. maddesi ile değişik 1479 sayılı yasanın 24. maddesinde, zorunlu …sigortalısı olmak için ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olma, gelir vergisinden muaf olanların da meslek kuruluşuna kayıtlı olması hükmü yer almaktadır. Yine 22.03.1985 tarihinde 3165 sayılı kanunla getirilen düzenleme ile de kendi nam ve hesabına çalışanlardan vergi mükellefi olan, esnaf siciline veya meslek kuruluşuna kaydı olanların Bağ Kur sigortalısı olacağı belirtilmiştir.
619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen düzenlemelerin, anılan ….’nin Anayasa Mahkemesi’nce iptalinden sonra 4956 sayılı Yasa ile yapılan değişiklikle bu kez; ..gerçek ve basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyet tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkarlar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıt olanlar ise talep tarihinden itibaren zorunlu sigortalı olarak Yasa kapsamına alınmışlardır.
Somut olayda, davacının bakkallık faaliyeti sebebiyle 11.4.1980 -05.4.1983 tarihleri arası vergi kaydı bulunduğu, 10.4.1998 tarili giriş bildirgesi ile anılan vergi kaydı ve 01.3.1979 tarihinden devam eden …sebebiyle, fakat bakkallık faaliyetinden dolayı, 20.4.1982 tarihi itibariyle 1479 sayılı Kanun kapsamında tescil edildiği, prim borcunu 21.12.1998 ve 21.7.1999 tarihlerinde ödeyerek 01.8.1999 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, ancak Kurumun oda kaydının usulsüzlüğü, geçersizliği sebebiyle aylığın iptal edildiği anlaşılmaktadır.
05.05.1999 tarihli mahallinde düzenlenen tutanakda, davacının üyelik kaydının 01.3.1979 tarihinden itibaren devam ettiği ve bi kazıntı ve silinti olmadığı belirlenmiş ise de, 21.3.2005 tarihli müfettiş raporunda , davacının oda kaydının usulsüz olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır. Raporda, üye kayıt defterinin 25. sırasında davacının kayıtlı oduğu, ancak anılan sıradaki kişinin …. tescilinin olmadığının belirtildiği, fakat daha sonra davacının … kaydının tespit edildiği saptamasının yapıldığı görülmektedir. Aslında davacının çeşitli tarihli üye kayıt defterlerinde, 64. sayfada, 22. sırada ve 18. sırada kayıtlı olduğu görülse de davacının kaydının bulunduğu her üç defterde de baba adı ve doğum tarihi farklı olup, özellikle bir kayıtta gözle görülür şekilde silinti-kazıntı benzeri tahrifat bulunmaktadır. Ayrıca, 12.4.1983 tarihli yoklama fişinde , davacının bakkal dükkanını oğluna devrettiği sabit olup, ilgili emniyet araştırmasında da davacının 1979-1983 tarihleri arasında bakkallık yaptığı belirlenmiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yukarıda açıklanan hukuki ve fiili durum karşısında, davacının 05.4.1983 sonrası zorunlu sigortalılık koşullarının mevcut olmadığı, Kurumca primlerin tahsil edilmiş olmasının, Medeni Kanunun 2. maddesinde ifadesinin bulan iyiniyet ilkesi kapsamında sigortalılık süresi sağlayamayacağı belirgindir. Ancak, davacının prim ödemelerinden, zorunlu sigortalılık süresine ilişkin olandan fazlasının, 05.4.1983 tarihinden sonraki ilk prim ödeme tarihinden başlayarak karşılık gelen süre kadar isteğe bağlı sigortalılık olarak değerlendirilmesi gerektiği gözetilmelidir.
O hâlde davalı Kurum vekilinin, bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 29.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.