Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/1347 E. 2010/2613 K. 01.03.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/1347
KARAR NO : 2010/2613
KARAR TARİHİ : 01.03.2010

………
Dava, hizmet tespitine ilişkindir.
Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, tarafların avukatlarınca temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Karar verildikten sonra, vekaletnamesinde davadan feragat etme yetkisi olan davacı avukatının 08.02.2010 tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiği anlaşıldığından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 91 vd. maddeleri gereğince bu konuda mahalli mahkemesince karar verilmesi gerekir.
Bu yönde, 506 sayılı Kanunun 6. maddesi gereği sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez. Kanunun öngördüğü belli bir sosyal güvenlik kuruluşu sigortalısı olmak, kamu düzenine ilişkin, kişiye bağlı, vazgeçilmez ve kaçınılmaz hak ve yükümlülük doğuran bir hukuksal statü yaratır.Kişi ve sosyal güvenlik kuruluşlarının bu statünün oluşumundaki rolü, yenilik doğurucu ve iradi bir durum değil, kanun gereği kendiliğinden meydana gelen statüyü belirlemekten ibarettir.Dolayısıyla sosyal güvenlik hakkından feragat mümkün olmadığından feragat nedeniyle davanın reddine karar verilemez.Davacı, ancak Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 185. maddesinde düzenlenen hakkını kullanabilir ve ileride yeniden dava açabilme hakkını saklı tutarak, davalının rızası ile davanın takibinden vazgeçebilir veya Kanunun 409. maddesi hükmü gereğince davayı takip etmeyerek yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılması ve giderek davanın açılmamış sayılması sonucunu elde edebilir.
Bu nedenle; inceleme konusu davada mahkemece, davadan feragat edilemeyeceği davacı avukatına bildirilmeli, beyanının, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 185 veya 409. maddelerinde düzenlenen haklardan birinin kullanımı niteliğinde olup olmadığı kendisine sorulmak suretiyle belirlenmeli, beyanın, anılan anlamlarda kullanıldığı saptandığı takdirde duruma göre 185 veya 409. maddelerde öngörülen prosedür işletilmeli, aksi durumda ise yapılacak değerlendirme sonucuna göre dava konusu istem hakkında karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan ve hükümden sonra ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu belirgin olup, bozulması gerekmektedir.
./..

-2-

O hâlde, tarafların avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacı ve davalılarda…….. iadesine, 01.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

…….