Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2009/12053 E. 2010/954 K. 26.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2009/12053
KARAR NO : 2010/954
KARAR TARİHİ : 26.01.2010

…..
Dava, 1479 sayılı Kanun kapsamında …igortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava hukukî nitelikçe; davacının, primi ödenmiş 06.03.1988 – 05.10.1997 döneminde 1479 sayılı Kanun kapsamında …… sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
01.10.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24. maddesi ilk şekliyle, çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, sigortalılığın oluşumu için, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı …….. olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece Kanunun temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı Kanun, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkâr sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir. Bu arada, 04.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı KHK. İle vergi kaydı olanlar ile vergiden muaf olanlardan esnaf ve sanatkâr siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olanlar…….. sigortalısı kabul edilmiş ve anılan KHK. Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilerek, 08.08.2001 tarihinde yürürlükten kalkmıştır. Ancak bu defa 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanunla düzenleme aynen korunmuştur.

./..
-2-

Davacının 25.02.1999 intikalli bildirge ile …….. kaydına istinaden 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılık tescili yapılmış, davalı Kurum görevlileri tarafından anılan Oda kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonrası tanzim edilen 23.06.1999 tarihli tutanak ile kaydın 06.03.1988 tarihinden başladığı ve tutanak tarihi itibariyle devam ettiği tespit edilerek sigortalılığı 06.03.1988 tarihinden başlatılmış ve davacı tarafından bu döneme ilişkin primler ödenmiştir. Ancak oda kaydı üzerinde 07.03.2007 tarihinde yapılan ikinci inceleme neticesinde oda kaydının 06.03.1998 tarihinden başladığının tespiti üzerine; davalı Kurum tarafından davacının sigortalılığı vergi kaydının başladığı 05.10.1997 tarihinden başlatılarak yeniden düzenlenmiştir.
Açıklanan maddi olgular ve yasal düzenlemeler çerçevesinde; her ne kadar davacı uyuşmazlığa konu 06.03.1988 – 05.10.1997 tarihleri arasında herhangi bir vergi ya da kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı bulunmadığından sigortalılık şartlarını taşımıyor ise de; yanıltıcı bir fiili bulunmadan başvurusu kabul edilmiş olan davacı, zorunlu sigortalı olarak kabul edilerek yukarıda anılan dönem prim borçlarını Kuruma ödemiş ve Kurum da bu ödemeleri itirazsız kabul ederek uzun süre kullanmıştır. Hal böyle olunca, kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca anılan dönemde davacıyı sigortalı sayan Kurumun, davacıya sigortalı olduğu inancını verdikten sonra yaptığı hatanın farkına vararak sigortalılığı iptal etmesi iyi niyetten uzaktır. Yargıtay H.G.K.’nun 03.12.2008 gün ve 2008/10-732 E., 2008/736 K.sayılı kararında da belirtildiği üzere…… ilkeleri ve Medeni Kanunun 2. maddesinin uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı anılan dönemde davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı kabul edilerek tespite karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacıya iadesine, 26.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

……