Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2008/20397 E. 2010/5063 K. 08.04.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/20397
KARAR NO : 2010/5063
KARAR TARİHİ : 08.04.2010

Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, sigortalıların alacaklarına ilişkin olarak kesinleşmiş muhtelif mahkeme kararları sonucu Kurum tarafından tahakkuk ettirilen 1998/3-2002/2 dönemlerine ait prim, gecikme zammı, işsizlik ve gecikme zammı olmak üzere toplam 8.144,90 TL.lik borca ilişkin istemin iptali ile borcun bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 77. maddesidir.
Davalı Kurum, davacıya ait değişik işyerlerinde …’e göre çalışmış olup, emekli olmuş veya işten ayrılmış sigortalıların açtıkları dava sonucu kesinleşen mahkeme kararlarıyla, sigortalılara 01.03.1998-29.02.2000 ve 01.03.2000-28.02.2000 tarihleri arasında eksik ödenen ücret, akdi ikramiye vb. gibi ödemelere dair aylık sigorta primleri ve hizmet bildirimi düzenlenmesini istemiş, istenen belgelerin davacı … tarafından düzenlenmemesi üzerine re’sen tahakkuk işlemi yapılarak dava konusu olan, prim, gecikme zammı, işsizlik ve gecikme zammı olmak üzere belirlenen alacak tutarının ödenmesi talep edilmiştir. Ancak, davacı …, Kurumun bu talep yazısına karşılık olarak; zamanaşımına uğramış alacaklar için tahakkuk işlemi yapılmış olduğunu, her ne kadar, mahkeme kararları sonucunda sigortalılara ödenen bedeller ücret, ikramiye gibi adlarla nitelendirilmiş olsa da, iş aktinin sona ermesinden sonra dava ve hüküm altına alındıkları için mahiyetlerinin maddi tazminata dönüştüğünü, maddi tazminat niteliğindeki ödemeler için ise, aylık sigorta primleri hizmet bildirimi düzenleme mecburiyeti bulunmadığını ileri sürmüş, davacı …’nin bu yöndeki itirazları, davalı Kurumum komisyon kararıyla reddedilmiş, Kurumun red kararı sonrası süresinde açılan eldeki dava ile; davacı Belediyece, aynı içerikli itirazlar doğrultusunda, Kurumun niza konusu tahakkuk işleminin iptali ve borcun olmadığının tespiti talep edilmiştir.
Mahkemece, hükmen tespit edilen alacakların işçilere emeklilik veya fesih nedeniyle işten ayrıldıkları tarihten sonra ödendiği, ödemelerin yapıldığı işçilerin ödeme tarihinde işyerinde çalışmadıklarından ve ödemenin yapıldığı aya ilişkin prime esas kazançları bulunmadığından ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazancına dahil edilmesinin mümkün olmadığı, kesinleşmiş mahkeme kararlarına dayanılarak, Belediye tarafından ödenen ücret ve ikramiye alacaklarının ait olduğu aylara ilişkin ek prim, ek işsizlik primi ve gecikme zammı tahakkuk ettirilmesinin 506 sayılı Kanunun 77. maddesine aykırı olduğu gerekçeleriyle, davanı kabulüne karar verilmiştir.
Hizmet akdinin feshine ilişkin kamu işvereni davacının, tek yanlı hukuksal işleminin iptal kararı ile yapıldığı tarihten itibaren ortadan kaldırılması, bunun doğal sonucu olarak da, hizmet akdinin fesih tarihi itibariyle yani başlangıçtan itibaren geçerlilik kazanması giderek bu dönemde işçilerin ücret ödemesine hak kazanmaları karşısında, hukuki nitelikçe geç ödenen geçmiş dönem ücreti niteliğindeki bu ödemelerin 506 Sayılı Kanun’un 77. maddesi hükmünde öngörülen prime esas kazançlar kapsamında bulunduğu açıkça ortadadır. Her ne kadar kesinleşen mahkeme kararları sonucu ödemelerin yapıldığı tarihte sigortalılar işyerinde çalışmıyorsa da, hüküm altına alınan alacakların, bu sigortalıların hizmet aktiyle çalıştıkları 01.03.1998-29.02.2000 ve 01.03.2000-28.02.2002 dönemlerine ait olması nedeniyle, 506 sayılı Kanunun 77. maddesinde yer alan prime esas kazançlar kapsamında olup, ait olduğu aylara ilişkin ek bildirge ve bordro verilerek primlerinin davalı Kuruma verilmesi gerekmektedir.
Bu bakımdan mahkemece, işin esasına girilmeli, ayrıca 6183 sayılı Kanunun 102 ve devamındaki maddelerde düzenlenen zamanaşımına yönelik itirazları da değerlendirilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.