Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2008/20145 E. 2010/578 K. 21.01.2010 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2008/20145
KARAR NO : 2010/578
KARAR TARİHİ : 21.01.2010

……

Davacı vekili, menfi tespit ve alacak isteminde bulunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuştur.

Hükmün, davalı …….vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

1997 yılının Temmuz ayında düzenlenen giriş bildirgesiyle, meslek kuruluşu kaydına dayanılarak, geriye dönük kayıt ve tescili gerçekleştirilip, 22.03.1985 günü itibarıyla 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalılığı başlatılan davacı murisinin, 27.10.1998 tarihinde yaşlılık sigortası hükümlerine göre aylık tahsis başvurusunda bulunması üzerine, kendisine, 22.03.1985 – 27.10.1998 dönemi sigortalılığı ve borçlanma bedelini 26.10.1998’da yatırdığı askerlik süresi dikkate alınmak suretiyle 01.11.1998 tarihinden itibaren aylık bağlandığı, sigortalı, 16.12.2005 günü yaşamını yitirdikten sonra bu kez hak sahibi konumundaki davacı tarafından ölüm aylığı yönünden tahsis isteminde bulunulması üzerine kendisine aylık bağlandığı, Kurumca sonrasında yapılan incelemede, 01.09.2006 tarihli belgeye dayanılarak murisin 04.06.1969 – 15.10.1996 tarihleri arasında……alışmasının belirlendiği gerekçesiyle, 2007 yılının Mayıs ayında tesis edilen işlemle, işbu çalışma süreleri ile çakışan bir kısım sigortalılık süresi iptal edilip, 01.04.1995 – 23.06.1995, 26.10.1995 – 06.12.1995, 16.10.1996 – 12.02.2002 dönemlerinde zorunlu sigortalı olarak kabul edildiği, buna bağlı olarak yaşlılık aylığı geçersiz kılınarak, ölüm aylığı iptal edilip yersiz ödenen aylıklara ilişkin borç tahakkuk ettirildiği ve hesaplanan prim borcunun ödenmesi koşuluyla ölüm aylığının bağlanacağının davacıya bildirildiği, 1967 – 12.02.2002 tarihleri arasında Şoförler ve Otomobilciler Odası kaydı bulunan miras bırakanın tüm sigortalılığına ilişkin prim borcunu gecikme zammı ile birlikte ilk ve son kez 26.10.1998 günü ödediği anlaşılmaktadır.
………

Dava; sonucu itibarıyla, Kurum işleminin iptali, yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, ölüm aylıklarının kesildiği tarihten itibaren yasal faiziyle birlikte tahsili istemlerine ilişkin bulunmakla, davanın yasal dayanağı olan 1479 sayılı Kanunun 24’üncü maddesinde 3165 sayılı Kanun ile yapılan ve 22.03.1985 günü yürürlüğe giren değişiklik ile kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulu sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalan ve herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; gerçek veya götürü usulde gelir vergisi yükümlüsü olanlar (vergi kaydı bulunanlar) veya esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı bulunanlar, ya da, kanunla kurulu meslek kuruluşunda usulüne uygun kaydı olanlar zorunlu sigortalı olarak kabul edilmiş, anılan düzenleme 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar geçerliliğini korumuştur. Önemle vurgulanmalıdır ki; esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kaydı, kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı, gelir vergisinden muaf olmayanlar yönünden vergi kaydı, zorunlu sigortalılığın dayanak belgeleri niteliğinde olup, anılan kayıtlara sahip kişiler yönünden ancak, “(diğer) sosyal güvenlik kuruluşları kapsamı dışında kalma” ve “herhangi bir işverene hizmet akdi ile bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgularının birlikte gerçekleşmesi durumunda zorunlu sigortalılık söz konusu olabilir. Yöntemince yapılan ve süregelen kayıtlara karşın, belirtilen koşulların yokluğunda zorunlu sigortalılıktan söz edilemeyeceği gibi, anılan sigortalılık niteliğine sahip olunmadığı döneme/sürelere ait prim borçlarının daha sonraki tarihlerde Kurumca hatalı olarak geriye dönük tahsil edilmesi, ödemeler icra takibi sonucu gerçekleşmediği sürece ilgili yararına usulü kazanılmış hak olgusunu da oluşturmaz.

Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde; 1479 sayılı Kanunun somut olayda uygulanması gereken 24’üncü madde hükmü gereğince, dava konusu dönemler yönünden zorunlu sigortalılık için vergi veya esnaf ve sanatkârlar sicil memurluğu kaydı aranmamakta ise de, yukarıda açıklandığı üzere yalnız meslek kuruluş kaydının varlığı da yeterli değildir. Bu bakımdan, yöntemince araştırma yapılarak miras bırakanın Almanya’daki hizmetlerini gösterir tercüme belge elde edilmeli, yurt dışında bulunan kişinin 1479 sayılı Kanun hükümleri yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmış kişi” ve dolayısıyla “zorunlu sigortalı” olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeli, özellikle, primlerin ödenme tarihine göre isteğe bağlı sigortalılığın söz konusu olamayacağı dikkate alınmalı ve yapılacak irdelemede elde edilecek sonuca göre tüm istemler hakkında karar verilmelidir.

Açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucu,……ve sosyal devlet ilkesine yanlış anlam yüklenerek yapılan yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulü yönünde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, kabule göre; hakimin dava
…….

dilekçesinde yer alan ibare ve sözcüklerle bağlı olmayıp, ulaşılmak istenen hukuki yarar kapsamında uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ve tanımı ile çözümünde uygulanması gereken mevzuat hükümlerini saptama ve yerine getirilmeye elverişli karar oluşturma görev ve yükümünün bulunduğu göz ardı edilerek, hüküm fıkrasında, ölüm aylığı yerine, dava dilekçesinde yazılı olduğu üzere yaşlılık aylıklarının davacıya ödenmesine yönelik karar verilmesi de, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.01.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.

……