YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/8767
KARAR NO : 2023/5198
KARAR TARİHİ : 06.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/287 E., 2022/480 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci
maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. … Cumhuriyet Başsavcılığının, 05.11.2013 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesi ile 53 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. … 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.10.2014 tarihli ve 2014/186 Esas, 2014/387 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası gereği 1 yıl hapis cezasına karar verilmiştir.
C. … 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 30.10.2014 tarihli ve 2014/186 Esas, 2014/387 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 25.02.2020 tarihli 2017/2361 Esas, 2020/1080 Karar sayılı kararı ile;
“Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir
soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,”
Nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
D. Bozmaya uyularak, … 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.12.2020 tarihli ve 2020/267 Esas, 2020/801 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun’la değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilmiştir.
E. … 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 15.12.2020 tarihli ve 2020/267 Esas, 2020/801 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 08.03.2022 tarihli 2021/19888 Esas, 2022/2710 Karar sayılı kararı ile;
“Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, delillerin gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilen dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden önce yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… Basit yargılama usulü…”
yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında,TCK’nın 7 nci maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,”
Nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
F. Bozmaya uyularak, … 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2022 tarihli ve 2022/287 Esas, 2022/480 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun’la değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezasına hükmolunmuştur.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık kararı temyiz ettiğini belirtmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde sanığın üzerinde bulanan esrar maddesini kolluk görevlilerine rızaen teslim ettiği olayda; sanığın savunması, olay tutanağı ile suça konu esrarı kullanmak için bulundurduğu anlaşılan sanığın üzerine atılı kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Bozmaya uyulduğu, basit yargılama usulünün uygulanmamasına karar verildiği, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların
toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği, mahkemenin, suçun vasfına ve sübutuna ilişkin takdirinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, sanığın temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, aşağıdaki husus dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ile aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilip verilemeyeceği yönünden yapılan araştırma sonucunda, sanığın bu suçu infazda olan başka bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı sırasında işlemediğinin anlaşıldığı ve incelemeye konu bu suç nedeniyle dosya kapsamında sanık hakkında herhangi bir doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olduğu görülmüş ise de; sanık hakkında geçici 7 nci maddenin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibariyle 5560 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesine göre ceza tatbik edilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeksizin, yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle … 20. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.06.2022 tarihli ve 2022/287 Esas, 2022/480 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.06.2023 tarihinde karar verildi.