YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/7975
KARAR NO : 2023/5179
KARAR TARİHİ : 06.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/297 E., 2020/533 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 16.02.2010 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci, ikinci, beşinci fıkraları, 53 üncü maddesi ve 54 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Bakırköy (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin, 13.04.2010 tarihli ve 2010/482 Esas, 2010/470 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 18.05.2010 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
3. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda Bakırköy (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin, 16.02.2012 tarihli ve 2010/482 Esas, 2010/470 Karar sayılı ek kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası ve 54 üncü maddesi uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına hükmedilmiştir.
4. Bakırköy (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin, 16.02.2012 tarihli ve 2010/482 Esas, 2010/470 Karar sayılı ek kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 23.02.2016 tarihli ve 2015/14733 Esas, 2016/1719 Karar sayılı kararı ile; “Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlememiş ise, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanunun 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” karar verilmesinde zorunluluk bulunması” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
5. Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesinin, 29.11.2016 tarihli ve 2016/142 Esas, 2016/627 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci ve sekizinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 25.01.2017 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.
6. Sanığın denetim süresi içinde 10.10.2018 tarihinde işlediği hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan Silivri 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 05.04.2019 tarihli ve 2018/661 Esas, 2019/239 Karar sayılı mahkûmiyet kararının 03.06.2020 tarihinde kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2020 tarihli ve 2020/297 Esas, 2020/533 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci, üçüncü fıkraları uyarınca 10 ay hapis cezası ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.
7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hükmün onanması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği, karara itiraz ettiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın dosya kapsamında uyuşturucu kullanmak suçundan dolayı tedavi ve denetimli serbestlik kararına tabi tutulduğu, yasal süre dolmasına rağmen ilgilinin süresinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne müracaat ettiği ancak denetim planına uyarıya rağmen uymadığından 27.04.2011 tarihli uzman raporuna göre kaydının kapatıldığı ve tedbir gereklerini yerine getirmediği ifade edilmekle ek karar niteliğinde yeniden ele alınan dosyada sanık hakkında tebligata uymamaktan dolayı netice olarak 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, sanığın temyizi üzerine, hüküm tarihinden sonra yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la yapılan 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen ve 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen 7 nci maddesinin ikinci fıkrası ile aynı Kanun’da getirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki hükümlerin değerlendirilmesi gerektiği ve sonucuna göre HAGB veya davanın düşmesine karar verilmesi ifade edilerek kararın bozulduğu, Mahkeme dosyası dışında suç tarihinde sanık hakkında daha evvel uyuşturucu nedeni ile verilen herhangi bir tedavi ve denetimli serbestliğin bulunmadığı ve infaz aşamasında bu suçun işlenmediğinin tespit edildiği, sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın denetim süresi içinde suç işlediği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
A) Denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle ihbar üzerine yapılan yargılamada sanık hakkındaki hüküm açıklanmış ise de; denetim süresi içinde suç işlediğine ilişkin ihbar yazısının örneği de eklenip, “dosyanın yeniden ele alındığı ve duruşmaya gelmediği takdirde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanacağı” uyarısı da yazılarak, sanığa duruşma tarihi ve saatiyle birlikte usulüne uygun olarak tebligat yapılması gerektiği gözetilmeden, belirtilen ihtarı içermeyen usule aykırı tebligat ile yetinilerek yokluğunda hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
B) Sanığın bulunduğu bölgede ele geçirilen uyuşturucu maddenin sanığa ait olduğuna dair delil bulunmadığı aşamada kolluk ifadesinde olayı inkar eden sanığın mahkemedeki savunmasında esrar maddesini içtiği ve polisleri görünce yere attığı yönündeki ikrarı ile suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım ettiği anlaşıldığından, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,
C) Sanığın eylemi nedeniyle, bozma öncesi hükümde 6.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına
karar verildiği, 16.02.2012 tarihli hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine 23.02.2016 tarihli bozma ilamı ile bozulduğunun anlaşılması karşısında; 1412 sayılı Kanun’un 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326 ncı maddesinin dördüncü fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” şeklindeki düzenleme gereğince 16.02.2012 tarihli hükümle tayin edilen 6.000,00 TL adli para cezasının sonuç ceza açısından sanık bakımından kazanılmış hak olduğu gözetilmeden bozma sonrası yapılan yargılama sonucu 16.12.2020 tarihli hükümle 10 ay hapis cezasına hükmedilmesi, nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.12.2020 tarihli ve 2020/297 Esas, 2020/533 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.06.2023 tarihinde karar verildi.
B. E.