Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/7465 E. 2023/4965 K. 31.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/7465
KARAR NO : 2023/4965
KARAR TARİHİ : 31.05.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/383 E., 2023/57 K.
SUÇ : İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma
HÜKÜM : Değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Kırşehir Cumhuriyet Başsavcılığının, 28.02.2012 tarihli ve 2012/290 Esas, 2011/2283 Soruşturma sayılı iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 297 inci maddesinin birinci fıkrası ve 58 inci maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin, 04.02.2014 tarihli ve 2013/1139 Esas, 2014/26 Karar sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 297 nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi, 44 üncü maddesi, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
C. Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi kararının, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.10.2020 tarihli ve 2016/963 Esas, 2020/5792 Karar sayılı kararı ile; ” …
5271 sayılı Kanun’un 193 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 196 ncı maddesinin ikinci fıkrası gereğince alt sınırı 5 yıl daha fazla hapis cezasını gerektiren suçtan yargılanan sanığın istinabe yoluyla dinlenemeyeceği gözetilmeden, sanıkların istinabe yoluyla elde edilen savunmalarıyla yetinilip hüküm kurulması suretiyle savunma haklarının kısıtlanması,…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
Ç. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin, 26.11.2020 tarihli ve 2020/318 Esas, 2020/391 Karar sayılı kararı ile, sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Kanun’nun 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 297 nci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi, 44 üncü maddesi, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 6 yıl 3 ay hapis ve 100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
D. Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi kararının, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 08.02.2022 tarihli ve 2021/18068 Esas, 2022/1136 Karar sayılı kararı ile; ” …
1. Dosya kapsamına göre, suç tarihinden üç gün önce tutuklanarak ceza infaz kurumuna giren ve kendilerinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçmeyen sanıkların savunmalarının aksine, ceza infaz kurumuna uyuşturucu madde sokarak başkasına uyuşturucu madde verdiklerine veya

kullandıklarına ilişkin diğer sanık Şaban Gevrek’in soyut beyanları dışında kuşku sınırlarını aşan, mahkûmiyetlerine yeterli ve kesin delil bulunmadığı, ancak Adli Tıp Kurumu’nun 20.07.2011 ve 26.09.2011 tarihli raporları ile uyuşturucu madde kullandıkları tespit edilen sanıkların sabit olan fiillerinin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanıklar hakkında yazılı şekilde mahkûmiyet hükmü kurulması,
…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
E. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin, 17.05.2022 tarihli ve 2022/71 Esas, 2022/131 Karar sayılı kararı ile, sanığın değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun’nun 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
F. Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi kararının, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 16.11.2022 tarihli ve 2022/10559 Esas, 2022/11871 Karar sayılı kararı ile; ” …
Bozmaya uyularak yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
A. Hüküm tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrasında, 188 inci veya 190 ıncı maddelerinde tanımlanan suçlardan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun 191 inci madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde, sanıklar hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi hükme bağlanmış, 191 inci maddenin dokuzuncu fıkrasında ise “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümlerinin uygulanacağı…” belirtilmiştir.
Dolayısıyla sanıklar hakkında “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan dolayı açılan davada, yapılan kovuşturma sonucunda sanıkların sabit olan eyleminin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğunun anlaşılması durumunda, suç vasfındaki değişiklik nedeniyle

Mahkemece 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan hüküm kurulma aşamasına gelindiğinde; öncelikle, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti gerektiğinden; sanıklar hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığı, varsa sanıkların bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının denetim süresi içinde işleyip işlemediklerinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilmiş ve infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
1. Sanıklar hakkında daha önce, aynı nitelikteki başka bir suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı varsa ve yargılama konusu olan suç, bu erteleme kararının ihlali niteliğinde görülüyorsa, Cumhuriyet savcılığına ihbarda bulunulup erteleme kararı verilen suça ilişkin olarak dava açılması sağlanarak, her iki suça ilişkin davaların birleştirilmesi ve delillerin tartışılmasından sonra, aynı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası da gözetilmek suretiyle, suç tarihi itibarıyla, 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde bir hüküm kurulması,
2. Sanıklar hakkında daha önce, aynı nitelikteki başka bir suç nedeniyle;
a. 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı yoksa,
b. Ya da 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı varsa ve kovuşturma sonuçlanmış ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmişse,
c. Ya da 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı varsa ve kovuşturması devam ediyorsa, verilecek hüküm inceleme konusu davada verilecek kararı da etkileyeceğinden, her iki suça ilişkin

davaların birleştirilmesi ve delillerin tartışılmasından sonra, önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilecek olursa,
Mahkûmiyetle sonuçlanmayan yukarıdaki (b) ve (c) bentlerine giren durumlarda da önceki suç nedeniyle 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş olan kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı yok hükmünde sayılacağından, sanıklar hakkında, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesindeki şartlar dikkate alınmaksızın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi zorunlu olup, Kanunun amir hükmü olduğu için sanıkların önceki hükümlülükleri bu maddenin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğinden, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin altıncı fıkrasında belirtilen şartlar aranmaksızın, suç tarihi itibarıyla, 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”, karar verilmesi,
3. Sanıklar hakkında daha önce, aynı nitelikteki başka bir suç nedeniyle;
a. 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı varsa ve yargılama konusu olan suç, bu erteleme kararının ihlali niteliğinde değilse, ayrıca önceki suçtan mahkûmiyet kararı veya erteleme süresinin olumlu geçirilmesi nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca ”kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verilmişse;
b. Ya da 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı varsa ve kovuşturması devam ediyorsa, verilecek hüküm inceleme konusu davada verilecek kararı da etkileyeceğinden, her iki suça ilişkin davaların birleştirilmesi ve delillerin tartışılmasından sonra, önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilecek olursa,
Bu suç doğrudan soruşturulması ve kovuşturulması gereken bir suç olacağından yargılamaya devam edilerek, suç tarihi itibarıyla, 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi çerçevesinde bir hüküm kurulması,
Gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

Kabule göre;
B. Suç tarihi olan 13.06.2011 itibarıyla yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrasında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçuna ilişkin ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olduğu gözetilmeden, suç tarihinden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca temel cezanın 2 yıl olarak belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini,
C. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanıklara isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı Kanun’un “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “… kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; ” mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanıklar lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanıkların hukuki durumlarının “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

Ç. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanması ile ilgili olarak 7242 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanıkların durumlarının yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
…” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.
G. Bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.02.2023 tarihli ve 2022/383 Esas, 2023/57 Karar sayılı kararı ile, sanığın değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
Ğ. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özetle; hükmün onanması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, 2. Somut delil bulunmadığına, beraat kararı verilmesi gerektiğine, 3. Verilen karar ile gerekçe arasında çelişki bulunduğuna, ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Dosya kapsamına göre, suç tarihinden üç gün önce tutuklanarak ceza infaz kurumuna giren ve kendisinde herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçmeyen sanığın savunmasının aksine, ceza infaz kurumuna uyuşturucu madde sokarak başkasına uyuşturucu madde verdiğine veya kullandığına ilişkin Şaban Gevrek’in soyut beyanları dışında kuşku sınırlarını aşan, mahkûmiyetine yeterli ve kesin delil bulunmadığı, ancak Adli Tıp Kurumu’nun raporu ile uyuşturucu madde kullandığı tespit edilen sanığın sabit olan fiilinin “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçunu oluşturduğu, sanık hakkında yargılamaya konu suç tarihinden önce kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan herhangi bir soruşturma ve kovuşturma dosyasının bulunmadığı hususunda yapılan araştırmada, sanığın 01.07.2006 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçu nedeniyle 11.07.2008 tarihinde verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin ihlal edilmiş olması nedeniyle dosyanın yeniden ele alınarak 05.05.2011 tarihinde açılan dosyada 08.03.2012 tarihinde sanığın mahkûmiyetine karar verildiği, hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay ilamı ile bozulmasına karar verildiği, bozma sonrası
yapılan yargılamada 23.03.2018 tarihinde sanığın mahkûmiyetine karar verildiği ve hükmün 30.04.2018 tarihinde kesinleştiği dikkate alındığında 05.05.2011 tarihi itibariyle hukuki kesintinin meydana geldiği anlaşılmakla, yargılamaya konu 13.06.2011 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun müstakil ve bağımsız ayrı bir suç olduğu anlaşıldığından, ceza miktarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sanık lehine olan 6545 sayılı Kanun değişikliğinden önceki 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlendiği, sanık hakkında daha önce uyuşturucu madde kullanmış olması sebebiyle tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine hükmolunmasına rağmen sanığın denetim süresi içerisinde yeniden uyuşturucu madde kullanmış olması dikkate alınarak bir daha suç işlemeyeceğine dair mahkemede olumlu kanaat oluşmadığı, gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Dairemizin 16.11.2022 tarihli ve 2022/10559 Esas, 2022/11871 Karar sayılı bozma ilâmına uyulmasına rağmen, bozma ilâmının (C) başlıklı bendinde belirtildiği üzere;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanıklara isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı Kanun’un “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile “… kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre; ” mahkûmiyet

kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanıklar lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanıkların hukuki durumlarının “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğu değerlendirilmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesinin 14.02.2023 tarihli ve 2022/383 Esas, 2023/57 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
31.05.2023 tarihinde karar verildi.