YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/732
KARAR NO : 2023/2673
KARAR TARİHİ : 27.03.2023
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
HÜKÜM : İstinaf başvurularının esastan reddi
Dairemizin 23.11.2022 tarihli ve 2021/8533 Esas, 2022/12232 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 12.01.2023 tarihli ve KD-2021/52136 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, itiraza konu uyuşmazlık, sanığın inceleme konusu mahkûmiyet hükmüne konu 29.08.2017 ve 25/09/2017 tarihli eylemleri ile daha önce kesinleşen mahkûmiyet hükmüne konu 26.07.2018 tarihli eyleminin tek suç, iki ayrı suç ya da zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı yönünden eksik araştırmayla hüküm kurulup kurulmadığına ilişkindir.
İnceleme konusu Cizre 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/64 Esas sayılı dosya içeriğine göre;
29.08.2017 tarihinde Şırnak İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerince uyuşturucu madde ticaretini önlemeye yönelik çalışmalar kapsamında, Şırnak ilinin Hakkari tarafında bulunan giriş noktasında durdurulan minibüste yapılan kontrol sırasında, sanık …’ın çorabının iç kısmında iki paket hâlinde toplam 61 gram, inceleme dışı sanık … ‘ın çorabının iç kısmında da iki paket hâlinde toplam 101 gram eroin ele geçirildiği, sanık …’ın aşamalarda; ele geçen eroini, Başkale ilçesinde ikamet eden …isimli şahıstan kullanmak için satın aldıklarını, dönüşte görevlilerce yakalandıklarını savunduğu, bu olay nedeniyle sanık … hakkında Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca 10.12.2018 tarihinde düzenlenen iddianameyle kamu davası açıldığı,
25.09.2017 tarihinde Cizre İlçe Emniyet Müdürlüğü görevlilerince uyuşturucu madde ticaretini önlemeye yönelik çalışmalar kapsamında yapılan uygulama sırasında, durumundan şüphelenilen bir minibüsün durdurulduğu, minibüste bulunan sanık …’ın çorabına gizlediği 95 gram, inceleme dışı sanık …’ın çorabına gizlediği 70 gram eroini görevlilere teslim ettikleri, her iki sanığın bu suçtan 26.09.2017 tarihinde tutuklandıkları, 15.03.2018 tarihinde de tahliye edildikleri, sanık …’ın aşamalarda; ele geçen eroini, Yüksekova ilçesine bağlı bir köyde ikamet eden Fersan isimli şahıstan kullanmak için satın aldıklarını, Cizre’ye döndüklerinde görevlilerce yakalandıklarını savunduğu, bu olay nedeniyle sanık … hakkında Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca 27.11.2017 tarihinde düzenlenen iddianameyle kamu davası açıldığı,
Yukarıda hukuki süreç kısmında belirtilen aşamalardan sonra her iki davanın, Cizre Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/64 Esas sayılı dosyasında birleştirilmesi üzerine yapılan yargılama sonucu, Cizre Ağır Ceza Mahkemesince 19.01.2021 tarihinde 2020/64 Esas ve 2021/8 Karar sayıyla, sanık …’ın 29.08.2017 ve 25.09.2017 tarihli eylemleri zincirleme suç kapsamında kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 inci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ve 53 üncü maddesi uyarınca 15 yıl 7 ay 15 gün hapis ve 31.240,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına hükmolunduğu,
Uyuşmazlık kapsamında Yüksek Dairenizce, sanığın inceleme konusu dosyaya konu eylemleriyle tek suç veya zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı yönünde değerlendirme yapılması gerektiği belirtilen, 26.07.2018 tarihli eylemine ilişkin Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/11 Esas ve 2019/134 Karar sayılı dosyasının UYAP üzerinden incelenmesinde;
Sanık … hakkında, Cizre Sulh Ceza Hakimliğince 09.07.2018 tarihinde verilen iletişimin tespiti kararına istinaden sanığın telefonunun dinlemesinde, 26.07.2018 tarihinde sanık … ile inceleme dışı sanık… arasında yapılan telefon görüşmelerine göre; inceleme dışı sanık ….’in, … isimli şahsı uyuşturucu madde satın alması için sanık …’e yönlendirdiği, o tarihte sanık …’ta uyuşturucu madde bulunmaması nedeniyle sanık …’ın, inceleme dışı sanık ….’ı arayarak uyuşturucu madde satın almak istediğini söylediği, sanık…’un kabul etmesi üzerine sanık …’ın, uyuşturucu madde satın almak isteyen… ve arkadaşlarıyla buluşarak sanık…’un yanına gittiği ve sanık …’tan aldığı metamfetamini …..’a sattığı, kolluk görevlilerince takip edilen … ve arkadaşlarının bulunduğu araçta suç konusu 1,30 gram metamfetaminin ele geçirildiği, bu olay nedeniyle sanık … hakkında Cizre Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.01.2019 tarihinde düzenlenen iddianameyle kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesince 18.04.2019 tarihinde 2019/11 Esas ve 2019/134 Karar sayıyla, sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ve 53 üncü maddesi uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 16.660,00 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına hükmolunduğu, bu hükme karşı Cumhuriyet savcısı ile sanık ve müdafii taraflarından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesince yapılan istinaf incelemesi sonucu, 17.09.2020 tarihinde 2020/860 Esas ve 2020/797 Karar sayıyla, istinaf başvurularının esastan reddine karar verildiği, bu kararının da sanık ve müdafii taraflarından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 10. Ceza Dairesince 22.03.2021 tarihinde 2020/22180 Esas ve 2021/3724 Karar sayıyla, temyiz isteklerinin esastan reddine karar verilmesi suretiyle kararın kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
Zincirleme suç 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” biçiminde düzenlenmiştir.
Ceza Genel Kurulunun yerleşik kararlarında da vurgulandığı üzere, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koyulması mümkün olmayıp hangi zaman aralığıyla işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki suç işleme konusundaki tek karara dayanıyorsa zincirleme suç hükümleri uygulanacaktır. Ancak işlenen suç, failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Suç işleme kararı, suç kastından daha geniş bir anlamı içermektedir. Suç işleme kararının yenilenip yenilenmediği hususunda, hukuki veya fiili kesinti kavramları da belirleyicidir. Dolayısıyla failin iç dünyasını ilgilendiren bu kararın varlığı yönünden, her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler değerlendirmeye konu edilmelidir.
Yapılmakta olan soruşturma sonucunda şüpheli hakkında iddianame düzenlenmesiyle hukuki kesinti oluşmaktadır. Başka bir anlatımla sanık hakkında iddianame düzenlendikten sonra, sanık tarafından aynı suçun tekrar işlenmesi durumunda, yeni ve ayrı bir suç söz konusu olacaktır.
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” başlıklı 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan üçüncü fıkrası;“Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri ruhsatsız veya ruhsata aykırı olarak ülke içinde satan, satışa arz eden, başkalarına veren, sevk eden, nakleden, depolayan, satın alan, kabul eden, bulunduran kişi, on yıldan az olmamak üzere hapis ve bin günden yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, uyuşturucu veya uyarıcı madde verilen veya satılan kişinin çocuk olması hâlinde, veren veya satan kişiye verilecek hapis cezası on beş yıldan az olamaz.” şeklindedir.
“Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma” suçu, madde metninden de açıkça anlaşıldığı gibi seçimlik hareketli suçlardandır. Suçun oluşması için bu seçimlik hareketlerden birisinin gerçekleşmesi yeterlidir. Seçimlik hareketli suçlarda, hareketlerden birkaçının birden yapılması birden çok suç işlenmesi anlamına gelmez. Bu gibi hâllerde de ortada tek bir suç vardır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, suçun konusunu oluşturan maddenin aynı olmasıdır. Hareketlerin seçimlik olma özelliği aynı uyuşturucu veya uyarıcı madde için geçerlidir. Failin, değişik zamanlarda aynı veya farklı kişilere maddede öngörülen seçimlik hareketlerden herhangi birisini gerçekleştirmesi hâllerinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması söz konusu olacaktır. Failin işlemeyi kast ettiği uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun konusunu oluşturan maddenin, öngörülen seçimlik hareketlerden herhangi birisinin gerçekleştirilmesi sonrasında tüketilmesinin ardından, yeniden uyuşturucu madde temin etmesi hâlinde zincirleme suçun değil, gerçek içtima kuralı gereğince ayrı ayrı suçların oluştuğunun kabulü gerekmektedir. (CGK, 18.02.2021, 2017/9-935 Esas 2021/43 Karar)
Bu açıklama ve değerlendirmelere göre;
Sanığın inceleme konusu dosyadaki 29.08.2017 ve 25.09.2017 tarihli eylemleri ile Yüksek Dairenizce birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilen 26.07.2018 tarihli eylemleri arasındaki makul sayılmayacak uzunca bir zaman aralığının bulunması, yine 29.08.2017 ve 25.09.2017 tarihlerinde ele geçen maddelerin eroin, 26.07.2018 tarihinde ele geçen maddenin ise metamfetamin olması ve aynı bütünün parçaları olmadıklarının anlaşılması, inceleme konusu dosyada sanığın zincirleme suç olarak kabul edilen 29.08.2017 ve 25.09.2017 tarihli eylemlerinden, 25.09.2017 tarihinde işlediği uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin 27.11.2017 tarihinde düzenlenen iddianameyle hukuki kesintinin gerçekleşmesi ve bu durumda 26.07.2018 tarihli suçun, 29.08.2017 ve 25.09.2017 tarihli suçlar arasındaki zincire dahil edilmesinin mümkün olmaması, sanığın eylemlerinin tek bir suç olarak kabulüne de olanak bulunmaması karşısında, sanığın 26.07.2018 tarihli eylemi ayrı bir suç oluşturmaktadır.
Belirtilen nedenlerle, Yüksek Dairenizin kararına karşı; sanığın, Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.04.2019 tarihli 2019/11 Esas ve 2019/134 Karar sayılı dosyasına konu 26.07.2018 tarihli eylemiyle, inceleme konusu dosyaya konu 29.08.2017 ve 25.09.2017 tarihli eylemlerinin, tek suç veya zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı yönünden araştırma yapılmasının gerekmediği ve bu itibarla, eksik araştırmayla hüküm kurulmasının söz konusu olmadığı kanaatiyle, 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesi uyarınca sanık aleyhine itiraz yoluna başvurulması gerektiğinden bahisle bozma ilamının kaldırılmasına ve sanık ve müdafiinin temyiz isteklerinin esastan reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.
II. GEREKÇE
Temyiz incelemesine konu dosyadaki 29.08.2017 suç tarihli olayın iddianame tarihi 10.12.2018, 25.09.2017 suç tarihli olayın iddianame tarihi 27.11.2017 tarihi olduğu, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûm olduğu ve Dairemizin 22.03.2021 tarihli ve 2020/22180 Esas, 2021/3724 Karar sayılı ilamı ile temyiz istemlerinin esastan reddi ile kesinleşen Cizre 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 18.04.2019 tarihli ve 2019/11 Esas, 2019/134 Karar sayılı dosyasındaki 26.07.2018 suç tarihli olayın iddianame tarihi 02.01.2019 tarihi olduğunun anlaşılması karşısında;
Temyiz incelemesine konu 29.08.2017 tarihli eylem ile 25.09.2017 tarihli eylem arasında hukuki kesintinin 25.09.2017 tarihli eylemden dolayı 27.11.2017 tarihli iddianame ile kamu davası açılmış olduğundan gerçekleşmemiş olduğu, 29.08.2017 ve 25.09.2017 suç tarihli eylemler arasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması şartları mevcut olduğundan, 26.07.2018 tarihli suçun, 29.08.2017 ve 25.09.2017 tarihli temyiz incelemesine konu suçlar arasında 25.09.2017 tarihinde işlenen uyuşturucu madde ticareti yapma suçuna ilişkin 27.11.2017 tarihli iddianame düzenlenmek suretiyle hukuki kesintinin gerçekleşmiş olması nedeni ile zincire dahil edilmesinin mümkün olmaması nedeniyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
İlk Derece Mahkemesinin ve Bölge Adliye Mahkemesinin, suçun vasfına ve sübutuna, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasına ilişkin kabulünde ve delillerin tayinine ilişkin takdirinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, sanık ve müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
III. KARAR
1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ KABULÜNE,
2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Yargıtay 10. Ceza Dairesinin, 23.11.2022 tarihli ve 2021/8533 Esas, 2022/12232 Karar sayılı bozma ilâmının KALDIRILMASINA,
3. Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesinin 18.03.2021 tarihli ve 2021/500 Esas, 2021/529 Karar sayılı kararında sanık ve müdafiince belirtilen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan
inceleme neticesinde hukuka aykırılık görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, oy birliğiyle TEMYİZ İSTEMLERİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Cizre 2. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
27.03.2023 tarihinde karar verildi.