Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/6014 E. 2023/4263 K. 11.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/6014
KARAR NO : 2023/4263
KARAR TARİHİ : 11.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/619 E., 2023/8 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 12.01.2011 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası, 54 üncü maddesinin birinci ila yedinci fıkraları uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Bakırköy (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin, 13.10.2011 tarihli ve 2011/126 Esas, 2011/1727 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 21.10.2011 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
3. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.10.2015 tarihli ve 2014/164 Esas, 2015/610 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezası ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.
4. Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.10.2015 tarihli ve 2014/164 Esas, 2015/610 Karar sayılı kararının sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 26.04.2022 tarihli ve 2019/8448 Esas, 2022/5566 Karar sayılı kararı ile; “Mahkemece, sanık hakkında, bu suç tarihinden önce, aynı suçtan dolayı açılmış başka bir dava nedeniyle verilip kesinleşmiş ve suç tarihinde infaz edilmekte olan herhangi bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin bulunmadığı tespit edildiğinden, tebliğnamenin bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
A) Sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine verilen mahkûmiyet kararında; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141/3. CMK’nın 34. ve 230. maddeleri uyarınca hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin yazılması, kanıtların tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen kanıtlar ile mahkemece ulaşılan kanaatin, sanığın suç oluşturduğu veya oluşturmadığı sabit görülen fiilinin belirtilmesi ve bu fiilinin nitelendirilmesinin yapılması suretiyle infazı kabil bir hüküm kurulması gerekirken, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,

B) Kabule göre de;
1) Soruşturma belgelerinin de içinde olduğu sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin Bakırköy 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/10/2011 tarih, 2011/126 esas ve 2011/1727 karar sayılı dosyasının aslı ya da onaylı örneğinin getirtilerek denetime imkan verecek şekilde bu dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2) Suçun sübut bulması halinde; suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK’nın “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ” mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,” nedenleriyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
5. Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.10.2022 tarihli ve 2022/429 Esas, 2022/539 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci

maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin altıncı fıkrası, 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.
6. Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.10.2022 tarihli ve 2022/429 Esas, 2022/539 Karar sayılı kararına sanık müdafii tarafından itiraz edilmesi üzerine, Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.01.2023 tarihli ve 2022/619 Esas, 2023/8 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezası ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.
7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özetle; hükmün onanması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri, denetimli serbestlik ile ilgili tebligatların Tebligat Kanunu’na uygun bir şekilde tebliğ edilmediğine, tekerrür uygulamasının usul ve yasaya aykırı olduğuna, beraat kararı verilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde görevli polis memurlarınca şüphelilerin içerisinde bulundukları aracın sol kısmının ön ve arka kapılarının yanında bulunan maddenin alınan ekspertiz raporuna göre net ağırlığı 1,7 gr gelen esrar olduğu, sanığın arkadaşları ile birlikte uyuşturucu madde bulundurduğu, verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına dair karara uymadığı, denetimli serbestlik çağrı yazısının sanığa savunmasında da belirttiği adreste ve aynı konutta oturduğu belirtilmekle annesine tebliğ olunduğu, usulüne uygun tebligata rağmen yükümlülüklerini yerine getirmediği, bu kararın verildiği tarihte başkaca hakkında uyuşturucu davası veya devam eden denetimli serbestlik kararı bulunmadığının UYAP’ta yapılan araştırmadan anlaşıldığı, bu nedenle düşme kararı verilmesi gereken bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Üzerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilemeyen, olayı müteakip uyuşturucu madde kullandığı teknik yöntemlerle saptanmayan, bulunduğu aracın yanında yerde ele geçen uyuşturucu madde ile ilgisi saptanmayan sanığın, atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin
delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bakırköy 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.01.2023 tarihli ve 2022/619 Esas, 2023/8 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
11.05.2023 tarihinde karar verildi.