YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/5308
KARAR NO : 2023/5287
KARAR TARİHİ : 07.06.2023
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/377 E., 2021/394 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.12.2013 tarihli ve 2013/177 Esas, 2012/296 Karar sayılı kararı ile sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
B. … 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararının, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 16.04.2018 tarihli ve 2015/16370 Esas, 2018/1949 Karar sayılı kararı ile;
“Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
1. Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
2. Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,”
Nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
C. … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.03.2019 tarihli ve 2018/216 Esas, 2019/73 Karar sayılı kararı ile sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci
maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca takdir edilen 10 ay hapis cezasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 27.05.2019 tarihinde itirazın reddi sonucu kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
D. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.11.2021 tarihli ve 2021/377 Esas, 2021/394 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla lehine olan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle;
1. Kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna,
2. Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmamasının hakkaniyete aykırı olduğuna,
3. Sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğuna,
İlişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
İhbar üzerine sanığa ait ikamette yapılan arama sonucu net 380 gram esrar ele geçirilen ve sanık hakkında düzenlenen 23.08.2013 tarihli idrar analiz raporu ile sanığın metamfetamin ve tetrahidrakanabinol (THC) kullanımının pozitif olduğunun tespit edildiği olayda;
Sanığın 22.08.2013 tarihinde işlediği sabit görülen uyuşturucu madde kullanmak suçunu daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi veya denetimli serbestlik
tedbirinin infazı sırasında işlemediği anlaşılmakla sanığın lehine sonuç ceza içeren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesiyle değişiklikten önceki hali ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği yer, suç konusunun önem ve değeri dikkate alınarak verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca sanığın 5 yıl süreyle denetim altına alınmasına, aynı maddenin sekizinci fıkrasının (c) bendi uyarınca sanığın 1 yıl süreyle uyuşturucu madde kullanımına ilişkin tedavi yapacak bir sağlık kuruluşuna başvurarak tedavisini yaptırmasına karar verildiği; ancak sanığın, yasal denetim süresi içinde belirlenen tedbir kararına riayet etmediği, yükümlünün tetkik ve tedavi amacıyla sevk edildiği … Devlet Hastanesi Baştabipliğince tedavisine başlandığı halde 08.04.2021 tarihli raporda belirtildiği üzere 6 haftalık programa alınmak için davet edilmiş olmasına rağmen gelmeyerek yükümlülüğünü ihlal ettiği, söz konusu ihlale ilişkin mazeret bildirmemesi nedeniyle Komisyonun 15.04.2021 tarihli kararı ile sanığın uyarıldığı, bu konuda hazırlanan uyarı yazısının Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak 19.04.2021 tarihinde yükümlüye tebliğ edildiği, tebliğ edilen uyarı yazısında kişinin yükümlülüklerinden herhangi birini bir yıl içinde yeniden ihlal etmesi halinde tekrar bir uyarının yapılmayacağının ve dosya kaydının kapatılarak … 1. Ağır Ceza Mahkemesine gönderileceğinin açıkça belirtildiği, ancak; uyarıya rağmen yükümlünün, tetkik ve tedavi amacıyla sevk edildiği … Atatürk Devlet Hastanesine 13.07.2021 tarihine kadar başvuruda bulunmayarak yükümlülüğünü ihlal ettiği, bunun üzerine Komisyonun 03.08.2021 tarihli kararı ile dosyanın kapatılmasına karar verildiği, kararın Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak sanığa Alanya L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünde bulunması sebebiyle 15.09.2021 tarihinde tebliğ edildiği ve dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği anlaşılmakla; sanığın yasal denetim süresi içinde belirlenen tedbir kararına riayet etmemesi nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
A. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sisteminde (UYAP) yapılan sorgulamada sanık hakkında 22.06.2011 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan … (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 28.03.2012 tarihli 2011/802 Esas ve 2012/255 Karar sayılı ilamı ile verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın 06.09.2012 tarihinde kesinleştiği; yine sanık hakkında 01.06.2010 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan … (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 27.03.2012 tarihli 2011/923 Esas ve 2012/249 Karar sayılı ilamı ile verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın 10.07.2012
tarihinde kesinleştiği; bozmaya uyulduğu halde söz konusu dosyaların bir bütün halinde dosya arasına alınmadığı anlaşılmakla;
Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 inci maddesinin, olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararlarının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
1. Sanık bu suçu, daha önce işlediği aynı nitelikteki başka bir suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin 5 inci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’nun 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,
2. Sanık hakkında, bu suç tarihinden önce, aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise, daha önceki tarihlerde işlediği aynı suçtan dolayı verilmiş olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararları ve önceki hükümlülükleri dikkate alınmaksızın, bu suç nedeniyle doğrudan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi ve aynı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde suç tarihi itibarıyla, 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesine göre ceza takdir edilip
“hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
Karar verilmesi gerekirken, bozma ilamının gerekleri tam olarak yerine getirilmeden eksik araştırma ile hüküm kurulması,
B. Denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına başlanması için Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından çıkarılan çağrı yazısını alan sanığın denetime başladığı, sanığın 6 haftalık programa alınması için tedavi amacıyla sevkedildiği … Devlet Hastanesi’ne başvurmaması üzerine uyarılmasının ardından … Devlet Hastanesi’ne başvurduğu ve 6 haftalık takip programına alındığı, sonrasında sanığın madde bağımlılığı tedavisi için … Atatürk Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği ve sevk tarihinden itibaren 5 gün içinde (13.07.20021 son gün) hastane baştabipliğine başvurması gerektiğine dair yazının sanığa 06.07.2021 tarihinde elden tebliğ edildiği, ancak; belirtilen sürede hastaneye başvurmaması nedeniyle ikinci bir uyarı yapılmaksızın İnfaz işlemleri Değerlendirme Komisyonu’nun 03.08.2021 tarihli kararı ile dosyasının kapatıldığı anlaşılmakla, olayda ısrar şartı gerçekleşmediğinden denetimli serbestlik tedbiri kararının infazının devamına karar verilmesi gerektiği gözetilmeyerek mahkûmiyet hükmü kurulması,
C. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle 5271 sayılı Kanun’un başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, 5271 sayılı Kanun’da yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre;
“Mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, 5237 sayılı Kanun’un 7 nci maddesi ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun, “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Hukuka aykırı görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.11.2021 tarihli ve 2021/377 Esas, 2021/394 Karar sayılı kararı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
07.06.2023 tarihinde karar verildi.