Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/4753 E. 2023/10486 K. 05.12.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4753
KARAR NO : 2023/10486
KARAR TARİHİ : 05.12.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düşme

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Mardin Cumhuriyet Başsavcılığının, 11.02.2009 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 54 üncü maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Mardin Sulh Ceza Mahkemesinin, 19.02.2010 tarihli ve 2009/59 Esas, 2010/116 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 17.03.2010 tarihinde kesinleşmesi ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.

C. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Mardin Sulh Ceza Mahkemesinin, 09.01.2012 tarihli ve 2010/1272 Esas, 2012/4 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan karar tarihinde yürürlükte olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca hükmedilen 10 ay hapis cezasının, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci ve sekizinci fıkraları uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı 17.01.2012 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmiştir.

D. Sanığın denetim süresi içinde tedbire uymaması neticesinde dosyanın yeniden ele alındığı ve Mardin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2015 tarihli ve 2014/636 Esas, 2015/232 Karar sayılı kararı ile 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca hüküm açıklanarak, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi, 52 inci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına karar verilmiştir.

E. Mardin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2015 tarihli ve 2014/636 Esas, 2015/232 Karar sayılı kararının, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 20. Ceza Dairesinin 17.12.2019 tarihli ve 2019/4803 Esas, 2019/7282 Karar sayılı kararı ile;

” 1-) Sanık hakkında hükme esas alınan, suça konu maddenin analizine ilişkin ekspertiz raporu ve tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına ilişkin dosya aslı yada onaylı suretlerinin dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, belirtilen evrakların hukuki denetime elverişli olacak şekilde, aslı yada onaylı örneğinin dosya arasına konulması ve sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2-) Suç tarihinde yürürlükte olan 5560 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesi ile hüküm tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la değişik TCK’nın 191. maddesi hükümlerinin ayrı ayrı uygulanıp karşılaştırma yapılması, sonucuna göre lehe Kanun’un tespit edilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, belirtilen nitelikte karşılaştırma yapılmadan hüküm kurulması,
3-) Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen“Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”, karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
4-) Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, CMK’nın 34 ve 230/1. maddeleri gereğince hükmün gerekçe bölümünde sanığın lehindeki ve aleyhindeki delillerin belirtilmesi, bu kapsamda ele geçen uyuşturucu madde ile ilgisi olduğuna ilişkin ve gerçekleşen somut olgularla bağlantısının gösterilmesi, tüm delillerin ayrı ayrı tartışılarak değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilenlerin belirlenmesi, ulaşılan kanıya göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, gerekçesiz olarak hüküm kurulması,
5-) Suç tarihinde 15-18 yaş grubunda yer alan yaşı küçük sanık hakkında TCK’nın 31/3. maddesinin uygulanmaması suretiyle fazla ceza tayini” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mardin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.09.2022 tarihli ve 2020/78 Esas, 2022/1270 Karar sayılı kararı ile sanığın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 4.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanığın temyiz isteği özetle; zamanaşımının dolduğuna ilişkindir.

III. GEREKÇE

1. UYAP sistemi üzerinden alınan nüfus kayıt örneğine göre 05.07.1992 doğumlu olan ve suç tarihinde 15-18 yaş aralığında bulunan sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve ikinci fıkrası ile 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği, 5 yıl 4 ay olağan zamanaşımı süresinin ve 7 yıl 12 ay olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.

2. Mardin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.02.2015 tarihli ve 2014/636 Esas, 2015/232 sayılı kararına konu fiile ilişkin suç tarihinden itibaren temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin kesinleştiği 17.03.2010 tarihi ile tedbirin gereklerine uymama nedeniyle Mahkemenin tensip tarihi olan 27.12.2010 tarihleri arasındaki süre ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 17.01.2012 tarihi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali nedeniyle dosyanın yeniden ele alındığı 26.02.2014 tarihi arasında duran süre eklendiğinde de, 7 yıl 12 aylık olağanüstü zamanaşımı süresinin 23.12.2019 tarihinde dolduğu belirlenmiştir.

IV. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Mardin 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.09.2022 tarihli ve 2020/78 Esas, 2022/1270 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz talebi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereğince BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü

maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

05.12.2023 tarihinde karar verildi.