Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/4733 E. 2023/8914 K. 19.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4733
KARAR NO : 2023/8914
KARAR TARİHİ : 19.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/149 E., 2022/256 K.
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
HÜKÜM : Değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde
bulundurma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik
tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci
maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 28.02.2012 tarihli ve 2012/330 esas sayılı iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.04.2012 tarihli ve 2012/63 Esas, 2012/57 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, kararın itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya denetimli serbestlik müdürlüğüne gönderilmiştir.

C. Sanığın denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin, 23.05.2013 tarihli ve 2012/63 Esas, 2012/57 Ek Karar sayılı kararı ile sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanması 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi gereğince geri bırakılmış, 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiş ve karar 31.05.2013 tarihinde kesinleştirilmiştir.

D. Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin 5 yıllık denetim süresi içinde 29.04.2014 tarihinde işlediği kasten yaralama ve silahla tehdit suçları nedeniyle sanık hakkında Siirt 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 26.03.2015 tarihli ve 2014/617 Esas, 2015/200 Karar sayılı ilamıyla mahkûmiyet kararı verilerek hükmün açıklanması yönünden değerlendirilme yapılmak üzere ihbarda bulunulması üzerine Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin, Mahkemesinin, 15.06.2015tarihli ve 2015/238 Esas, 2015/185 Karar sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına ve sanığın suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

E. Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.06.2015 tarihli ve 2015/238 esas, 2015/185 karar sayılı kararının, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 14.03.2022 tarihli ve 2019/8174 Esas, 2022/3081 Karar sayılı kararı ile;

“1. Ele geçen maddeye ilişkin ekspertiz raporu veya uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle tespit edildiğine ilişkin raporun fiziki olarak aslı ya da onaylı örneklerinin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisinde bulundurulması gerektiğinin gözetilmemesi,

2. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

3. Sanık hakkında hapis cezasına hükmedildiği halde TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmemesi,…” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

F. Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.09.2022 tarihli ve 2022/149 Esas, 2022/256 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

G. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca, “… o yer Cumhuriyet savcısının, sanığın duruşmalardan vareste tutulmak talebi olmamakla yokluğunda karar verilemeyeceğine dair ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının ESASTAN REDDİ ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASI,” yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Cumhuriyet savcısının temyiz isteği, sanığın savunması alınmadan karar verilmesi nedeniyle usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulması gerektiğine ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR (İlk derece mahkemesinin kabulüne göre)

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurduğu gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Sanık hakkında kurulan hüküm,

Dairemizin 14.03.2022 tarihli bozma ilamından sonra bozmaya uyularak yapılan yargılamada, bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulması için bozma ilamı ekli duruşma davetiyesinin, sanığın adresine tebliğe çıkarıldığı, ancak bila tebliğ iade edildiği anlaşılmakla, sanığın savunması alınmadan ve bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan, 5271 sayılı Kanun’un 307 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 1412 sayılı Kanun’un 326 ncı maddesinin ikinci fıkrasına muhalefet edilmek suretiyle yargılamaya devamla hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması nedeniyle hukuka aykırı bulunmuştur.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Siirt Ağır Ceza Mahkemesinin, 22.09.2022 tarihli ve 2022/149 Esas, 2022/256 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısnın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliği ile BOZULMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

19.10.2023 tarihinde karar verildi.