Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/4367 E. 2023/5088 K. 01.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4367
KARAR NO : 2023/5088
KARAR TARİHİ : 01.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/121 E., 2022/228 K.
SUÇ : Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma
HÜKÜM : Değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412

sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 08.10.2013 tarihli ve 2013/4965 Esas sayılı iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Yapılan yargılama sonucunda, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.04.2014 tarihli ve 2013/342 Esas, 2014/172 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 62 nci, 52 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 4 yıl 2 ay hapis ve 80,00 TL para cezası ile hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

C. Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 25.04.2014 tarihli ve 2013/342 Esas, 2014/172 Karar sayılı kararının, sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Dairemizin 07.10.2019 tarihli ve 2017/1626 Esas, 2019/5110 Karar sayılı kararı ile;

“Suç tarihinde ele geçirilen net 2.75 gram esrarı kullanma amacı dışında satmak veya başkasına vermek amacıyla bulundurduğuna ilişkin, kuşku sınırlarını aşan kesin ve yeterli delil elde edilemediği anlaşılmakla; sanığın eyleminin TCK’nın 191. maddesinde belirtilen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,”

Nedeniyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

D. Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda,

Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 06.12.2019 tarihli ve 2019/470 Esas, 2019/670 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62

nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile hak yoksunluklarına ilişkin hükmün açıklanması, aynı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesi gereğince geri bırakılmış, 5 yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş ve karar 14.12.2019 tarihinde kesinleştirilmiştir.

E. Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.11.2020 tarihli ve 2020/117 Esas, 2020/300 Karar sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına ve sanığın suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

F. Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 27.11.2020 tarihli ve 2020/117 Esas, 2020/300 Karar sayılı kararının, sanık tarafından temyizi üzerine Dairemizin 21.02.2022 tarihli ve 2021/16108 Esas, 2022/1738 Karar sayılı kararı ile;

“Bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde kurulan hükmün incelenmesinde;

1. Sanık hakkında, bu eylemi nedeniyle değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı TCK’nın 191/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, dolayısı ile hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kurumunun uygulanma koşulları bulunmadığı anlaşılmakla, sanığın bu suçu başka bir davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığından ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra işlemiş ise 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıca madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurma ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir

soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi; aksi halde 6545 sayılı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, yargılamaya devam olunarak, hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik araştırma ile hüküm kurulması,

2. Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belinlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile , “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentet yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,”

Nedenleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

G. Bozma üzerine yapılan yargılama sonucunda,

Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 13.05.2022 tarihli ve 2022/67 Esas, 2022/123 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

H. Sanık ve müdafiinin itirazı üzerine,

Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.11.2022 tarihli ve 2022/121 Esas, 2022/228 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 10 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz isteği, kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR

Yerel mahkemece, kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Manisa 2. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.11.2022 tarihli ve 2022/121 Esas, 2022/228 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve
dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden, sanık müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle hükmün, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

01.06.2023 tarihinde karar verildi.