Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/15862 E. 2023/10084 K. 23.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/15862
KARAR NO : 2023/10084
KARAR TARİHİ : 23.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2023/80 E., 2023/382 K.
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ

A. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, 11.11.2013 tarihli ve 2013/43795 esas sayılı iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.

B. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 12.03.2014 tarihli ve 2013/297 Esas, 2014/90 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiş, Cumhuriyet savcısının itirazı üzerine Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 02.07.2014 tarihli ve 2014/1329 D.İş sayılı kararı ile itirazın kabulüne ve Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, 12.03.2014 tarihli ve 2013/297 Esas, 2014/90 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

C. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.07.2015 tarihli ve 2014/398 Esas ve 2015/190 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci ve 58 inci maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.

D. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 02.07.2015 tarihli ve 2014/398 esas ve 2015/190 karar sayılı kararının, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 17.05.2021 tarihli ve 2019/8350 Esas, 2021/5524 Karar sayılı kararı ile;

“1. Olay tutanağına göre Sancaktepe parkında uyuşturucu madde satıldığına dair ihbarların alınması üzerine 17/08/2013 tarihinde suç yerine kolluk görevlilerince gidildiği, sanığın bir anda hareketlenip kaçmaya yeltendiği sırada yakalandığı, elinde bulunan cips poşeti içerisinde 3 adet üzerinde insan figürleri bulunan ve Jamaika Gold Supreme ibareleri yazılı AM-2201 etken maddesini içerir uyuşturucu madde, Prestige markalı sigara paketi içerisinde sayısal loto kağıtlarına sarılı halde 13 adet AM-2201 etken maddesini içerir uyuşturucu madde ve şeffaf naylon poşet içerisinde açık yeşil renkte 31 adet MDMA etken maddesini içerir tabletin ele geçirildiği olayda; 17/08/2013 tarihli tutanak ile uyuşturucu maddelerin ele geçirildiği yer, bulunuş şekli, miktarı ve paket sayısı nazara alınarak, sanığın ticari amaçlı uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkumiyeti yerine yazılı şekilde karar verilmesi,

Kabule göre;

2. Hükümden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi sanık lehine hükümler içermekte olup, öncelikle; 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrası ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı bu suç tarihinden önce açılmış başka dava olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’nden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;

Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemişse, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararı veren ilgili mahkemeye ihbarda bulunulmasına karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile hüküm kurulması,

3. (2) nolu bozma sebebine göre yapılacak araştırma sonucunda sanığın bu suçu “başka bir kullanma suçu” nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemediğinin tespiti durumunda ise;

5237 sayılı TCK’nın 191/8. maddesinin;

‘‘Bu Kanunun;

a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,

b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde,

Suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.’’ hükmü karşısında sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğinin gözitlmemesi,

4. Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişiklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesi’nin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

5. Sanık hakkında hapis cezasına hükmedildiği halde TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmemesi,

6. İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı’nca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

E. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.10.2021 tarihli ve 2021/285 Esas ve 2021/376 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 52 nci, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 100 TL adli para cezası ile hak yoksunluklarına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.

F. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.10.2021 tarihli ve 2021/285 Esas ve 2021/376 Karar sayılı kararının, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 22.12.2022 tarihli ve 2022/14222 Esas, 2022/13806 Karar sayılı kararı ile;

“…CMK’nın 150/3. maddesi gereğince “alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır.” şeklindeki düzenleme karşısında, suç tarihi itibarıyla sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun cezasının alt sınırı itibarıyla zorunlu müdafi tayininin gerekmediği, ancak 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile TCK’nın 188/3. maddesinde yapılan değişiklikle hapis cezasının alt sınırının on yıl hapis cezası olarak değiştirildiği, bozma kararı sonrası sanığın savunmasının alındığı tarihte 6545 sayılı Kanun’un yürürlükte bulunduğu ve CMK’nın 150. maddesi uyarınca uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun cezasının alt sınırı itibarıyla zorunlu müdafi tayinini gerektirdiği gözetilmeden, savunmasının müdafii olmaksızın alınarak savunma hakkının kısıtlanması,” nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

G. Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.10.2021 tarihli ve 2021/285 Esas ve 2021/376 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, suç tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 52 nci, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 100 TL adli para cezası ile hak yoksunluklarına ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafiinin temyiz isteği, usul ve yasaya aykırı kararın temyizen bozulmasına ilişkindir.

III. OLAY VE OLGULAR (İlk derece mahkemesinin kabulüne göre)

Olay tutanağı içeriğine göre sanığın elinde bulunan cips poşeti içerisinde 3 adet AM-2201 etken

maddesini içeren madde ile sigara paketi içerisinde 13 adet AM-2201 etken maddesini içeren madde ve 31 adet MDMA etken maddesini içeren tabletin ele geçirildiği olayda, maddelerin ele geçiriliş şekli, ele geçirildiği yer, paket sayısı ve miktarı dikkate alındığında, sanığın üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunu işlediği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından, sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, aşağıdaki husus dışında hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.

İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı’nca suç konusu uyuşturucu maddeden alınan şahit numunelerin de müsaderesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesinin hukuka aykırı olduğu,

Değerlendirilmiş; ancak bu hususun Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülmüştür.

V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesinin, 14.10.2021 tarihli ve 2021/285 Esas ve 2021/376 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322’nci maddesi gereği hükmün;

Müsadere ile ilgili bölümünde yer alan “kayıtlı uyuşturucu maddelerin” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarınca alınan şahit numunelerin” ibaresinin eklenmesi,

Suretiyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliği ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

23.11.2023 tarihinde karar verildi.