Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/15654 E. 2023/9556 K. 07.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/15654
KARAR NO : 2023/9556
KARAR TARİHİ : 07.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Düşme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 26.06.2009 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
2. Adana (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin, 27.09.2011 tarihli ve 2009/949 Esas, 2011/1981 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 27.10.2011 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
3. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Adana (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin, 11.09.2012 tarihli ve 2009/949 Esas, 2011/1981 Karar sayılı ek kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi, 52 nci maddesi ve dördüncü fıkrası uyarınca 6.000,00 TL adli para cezasına hükmedilmiştir.
4. Adana (Kapatılan) 4. Sulh Ceza Mahkemesinin, 11.09.2012 tarihli ve 2009/949 Esas, 2011/1981 Karar sayılı ek kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 06.07.2015 tarihli ve 2015/12233 Esas, 2015/3020 Karar sayılı kararı ile; “1- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin ”11.05.2009″ yerine ”22.05.2009” olarak yanlış yazılması,
2- TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uymayan sanık hakkında davaya devam edilerek hüküm verileceği öngörüldüğünden; duruşma için sanığa gönderilen davetiyenin “tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının iddia edilmesi nedeniyle, duruşmaya gelip bu konuda beyanda bulunması veya diyeceklerini duruşma gününe kadar yazılı olarak bildirmesi gerektiği, mazeretsiz olarak duruşmaya gelmediği ve diyeceklerini yazılı olarak bildirmediği takdirde tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığı kabul edilerek hakkında cezaya hükmolunabileceği” uyarısı ile birlikte duruşma tarihi ve saati yazılarak sanığa tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden, belirtilen nitelikte uyarıyı içeren davetiye tebligatı yapılmadan ya da sanık dinlenmeden mahkûmiyet hükmü kurulması,

3- Kabule göre de; Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”,
b) Sanığın bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”, Karar verilmesinde zorunluluk bulunması,” nedenleriyle diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiştir.
5. Adana 22. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.01.2016 tarihli ve 2015/771 Esas, 2016/16 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan, 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde, 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezasına dair hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiştir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, 10.02.2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleşmiştir.
6. Sanığın denetim süresi içinde 15.12.2017 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Adana 20. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2019 tarihli ve 2018/625 Esas, 2019/62 Karar sayılı mahkûmiyet kararının 21.12.2020 tarihinde kesinleştiğinin ihbar olunması üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Adana 22. Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.06.2021 tarihli ve 2021/70 Esas, 2021/272 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve altıncı fıkrası, 67 nci maddesi uyarınca sanık hakkında açılan davanın 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşürülmesine karar verilmiştir.
7. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özetle; hükmün bozulması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz talebi özetle; ceza zamanaşımı süresinin karar tarihi itibariyle dolmadığına ilişkindir.
III. GEREKÇE
1. Sanığın yargılama konusu eylemleri için, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ile 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. Suç tarihinden itibaren, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin kesinleştiği 27.10.2011 tarihi ile tedbirin gereklerine uymama nedeniyle mahkemenin tensip tarihi olan 06.06.2012 tarihi arasındaki süre ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 10.02.2016 tarihi ile ihlal niteliğindeki eylemin gerçekleştiği tarih olan 15.12.2017 tarihi arasındaki duran süreler de eklendikten sonra temyiz incelemesi tarihine kadar, 12 yıl olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Adana 22. Asliye Ceza Mahkemesinin, 07.06.2021 tarihli ve 2021/70 Esas, 2021/272 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
07.11.2023 tarihinde karar verildi.