Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/15367 E. 2023/10215 K. 28.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/15367
KARAR NO : 2023/10215
KARAR TARİHİ : 28.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.03.2010 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
B. Küçükçekmece (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin, 24.02.2011 tarihli ve 2010/744 Esas, 2011/202 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5560 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilmiştir. Kararın 11.04.2011 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı için dosya Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderilmiştir.
C. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Küçükçekmece (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin, 29.05.2012 tarihli ve 2011/1044 Esas, 2012/1284 Karar sayılı kararı sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 62 nci maddesi, 53 üncü maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılması ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.

D. Kararın sanık tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 22.06.2016 tarihli ve 2015/15650 Esas, 2016/7173 Karar sayılı kararı ile, “Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra; a) Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlememiş ise, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”, b) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü
fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle CMK’nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”, karar verilmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
E. Bozmaya uyularak, Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.01.2017 tarihli ve 2016/992 Esas, 2017/40 Karar sayılı kararı ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazının devamına karar verilmiş ve karar 02.03.2017 tarihinde kesinleşmiştir. Sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin, 14.02.2019 tarihli ve 2018/662 Esas, 2019/312 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 62 nci, 53 üncü maddeleri 10 ay hapis cezası ile cezalandırılması ile hak yoksunluğuna hükmedilmiştir.

F. Kararın sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 12.12.2019 tarihli ve 2019/8071 Esas, 2019/7173 Karar sayılı kararı ile, “Olay tutanağı içeriği ile dosyadaki diğer bilgi ve belgelere göre, aleyhinde yeterli ve kesin delil bulunmadığı aşamada, üzerinde yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı ve yerde bulunan uyuşturucu maddenin sanık tarafından yere atıldığına ilişkin olay tutanağında görgüye dayalı bir tespit bulunmadığı halde, olay yerinde bulunan uyuşturucu maddeyi yere kendisinin attığını beyan ederek suçunun ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden sanık hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde öngörülen etkin pişmanlık hükmünün uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, Yasaya aykırı” olduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
G. Bozmaya uyularak, Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.01.2017 tarihli ve 2016/992 Esas, 2017/40 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezasına, hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
H. Kararın sanık müdafii tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 04.03.2021 tarihli ve 2020/17295 Esas, 2021/3061 Karar sayılı kararı ile, “1-Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK ‘nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden önce yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı
251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması, 2- Hükümden önce 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı hükmü ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 7242 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması, Bozmayı gerektirmiş,” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
I. Bozmaya uyularak, Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin, 04.05.2021 tarihli ve 2021/341 Esas, 2021/423 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile 62 nci, 53 üncü maddeleri ile basit yargılama usulü uygulandığından 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi kapsamında 5 ay 18 gün hapis cezası ile hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
F. Karara sanık müdafii tarafından itiraz edilmesi üzerine, dosya yeniden ele alınarak yapılan yargılama sonucunda, Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.11.2021 tarihli ve 2021/488 Esas,
2021/656 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan lehine olan 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 5237 sayılı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası ile 62 nci ve 53 üncü maddeleri uyarınca 7 ay 15 gün hapis cezasına, hak yoksunluğuna karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğuna, sanığın suçu kabul ettiğine, pişman olduğuna, sonrasında kullanmadığına, lehine bozulmasını talep ettiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç tarihinde görevli ekiplerin durumundan şüphelendikleri sanığın üzerinde yaptıkları aramada suç unsuruna rastlanılmadığı ancak yere attığı beyaz kağıda sarılı maddenin incelenmesinde, ekspertiz raporuna göre 0,25 gr esrar elde edilebilecek miktarda uyuşturucu madde olduğu, kişisel ihtiyaç sınırlarında olduğu, sanığın uyuşturucu maddeyi içmek amaçlı aldığını ikrar ettiği, sanığın hakkında verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine geçerli mazereti bulunmaksızın ısrarla uymadığı anlaşılmakla, uyuşturucu maddeyi kendisinin yere attığını beyan ederek suçun ortaya çıkmasına yardım ettiğinin tutanak ile sabit olduğundan sanık hakkında etkin pişmanlık hükmü uygulandığı, gerekçesiyle sanığın atılı suçtan mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmıştır.
IV. GEREKÇE
Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın temyiz sebepleri yerinde görülmemiş ve hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Küçükçekmece 14. Asliye Ceza Mahkemesinin, 05.11.2021 tarihli ve 2021/488 Esas, 2021/656 Karar sayılı kararında sanık müdafii tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden, sanığın temyiz isteminin reddiyle, hükmün Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
28.11.2023 tarihinde karar verildi.