Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2023/14396 E. 2023/10269 K. 29.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/14396
KARAR NO : 2023/10269
KARAR TARİHİ : 29.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenlerin, hükmü temyize hak ve yetkilerinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteklerinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteklerinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Nazilli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2015 tarihli ve 2014/122 Esas, 2015/117 Karar sayılı kararı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun ( 5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesi ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

B. Nazilli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 11.06.2015 tarihli ve 2014/122 Esas, 2015/117 Karar sayılı kararının sanık tarafından temyizi üzerine Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 25.04.2022 tarihli ve 2019/9362 Esas, 2022/5509 Karar sayılı kararı ile;
” Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;

1. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK’nın “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas, 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ” mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna
ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

2. Sanığın adli sicil kaydında yer alan Nazilli 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.05.2012 tarih, 2011/421 Esas ve 2012/341 Karar sayılı ilamıyla hırsızlık suçundan verilen 10 ay hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmü tekerrüre esas alınarak, sanık hakkında TCK’nın 58. maddesi uygulanmış ise de; 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasanın 35. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi ile uzlaştırma hükümleri yeniden düzenlenmiş olup, TCK’nın 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı nazara alındığında tekerrüre esas alınan ilam ile ilgili uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığının araştırılarak, yapılmamış ise mahkemesinden uyarlama yargılamasının yapılmasının istenip sonucuna göre tekerrür hükümlerinin uygulanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesinde zorunluluk bulunması,” nedenleriyle bozulmasına karar verilmiştir.

C. Bozma sonrası yapılan yargılama ile Nazilli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.03.2023 tarihli ve 2022/135 Esas, 2023/67 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 58 inci maddesi ve 53 üncü maddeleri uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, tekerrür hükümlerinin uygulanmasına ve hak yoksunluklarına karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ

Sanık müdafii 24.03.2023 tarihli, sanık 27.03.2023 tarihli dilekçeleri ile kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle temyiz talebinde bulunmuştur.
III. OLAY VE OLGULAR (İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABULÜ)
” Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda Mahkememizce yapılan araştırmalar ve değerlendirme neticesinde; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmayacağına yönelik Mahkememizce değerlendirme yapılmış olup yapılan değerlendirme sonucunda; suç tarihinde 6545 sayılı yasa değişikliği öncesi düzenlemede suçun alt ve üst sınırı ile 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile düzenlenen CMK 251. maddesi ile maddenin yürürlüğe ilişkin Kanun’un geçici 5. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan iptal karar içeriğine göre suçun basit yargılama usulünün ceza miktarı itibari ile
kapsamında kaldığı anlaşılmakla birlikte basit yargılama usulünün özünde iddianamenin kabulü aşamasındaki duruma göre değerlendirilmesi gerektiği, suç ve iddianamenin kabul tarihindeki hukuki durumuna göre TCK 191 inci maddesi yönünden yapılan yargılamada mahkemece salt koruma tedbiri olarak tedavi ve denetimli serbestlik (TCK 191/2) ya da infazın ertelenmesi mahiyetinde tedavi ve denetimli serbestlik (TCK 191/6) kararı konusu olabileceğinden bu konuda değerlendirme yapılabilmesi için celse açılması zorunlu olduğu, bu nedenle basit yargılama usulünün uygulanamayacağı yine ihlal bildirimi üzerine yapılan yargılamada cezanın bireyselleştirilmesi ile ihlal kasıt ve koşullarının savunma ile birlikte değerlendirilmesi içinde celse açılmasında zorunluluk görülmekle basit yargılama usulü uygulanmasına yer olmadığına dair karar vermek gerekmiştir. Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda Nazilli 3. Asliye Ceza Mahkemesi’ne müzekkere yazılarak; 2011/421 Esas 2012/341 Karar sayılı dosyasında 6763 sayılı yasa ile değişiklik sonrası TCK’nın 141. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunun uzlaştırma kapsamına alındığı anlaşılmakla, uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı, yapılmamış ise uyarlama yargılaması yapılarak kesinleşme şerhli gerekçeli kararın bir örneğinin mahkememize gönderilmesinin istenmiş olup Nazilli 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 18.01.2019 tarih, 2011/421 Esas ve 2012/341 Karar sayılı ek kararı ile taraflar arasında uzlaşmanın sağlanamadığı ve hükümlü hakkında 23.05.2012 tarih ve 2011/421 Esas 2012/341 Karar sayılı kararı ile verilen 10 Ay Hapis cezasının ilişkin ilamın infaz edildiği görülmekle bu konuda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği ve gönderilen kesinleşme şerhinden kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Aydın İli Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği Nazilli İlçe Devlet Hastanesi’nin 04.09.2014 tarih 3890 sayılı rapor içeriğine göre; güvenlik kontrolü altında bağımlılıkla ilgili yapılan idrar tetkikinde, aktif uyuşturucu madde metaboliti saptandığı ve tedavisinin sonlandırıldığı bildirilmiştir. Nazilli Cumhuriyet Başsavcılığı Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ nün 26.09.2014 tarih 2014/274 DS sayılı ihbar yazısı ile; TCK’ nun 191. Maddesi ve 5402 sayılı Kanunun 5.maddesi kapsamında kendisine yüklenen yükümlülüklere ve uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ederek yükümlülüğünü ihlal eden yükümlünün denetimli serbestlik dosya kaydı kapatılarak TCK nun 1891 ve 5402 sayılı Kanun’un 5. Madesi kapsamında gereğinin yapılmak üzere mahkememize bildirimde bulunulmuştur. Mahkememizin 10.10.2013 tarih ve 2013/35 Esas 2014/86 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; sanık …’ ın kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak ve kullanmak suçunu işlediğinden sabit görülen eylemi nedeniyle 5560 sayılı Kanun’un 7 maddesi ile değişik TCK’ nun 191/2 maddesi gereğince sanık hakkında tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine karar verildiği, yükümlünün 04.09.2014 tarihinde Nazilli Devlet Hastanesinde idrar tahlilinde aktif uyuşturucu madde metabolitinin tespit edildiği bu hali ile yükümlünün uygulanan tedavinin gereklerine uymadığı” gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE
Bozmaya uyulduğu, yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanığın ve müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş ve hükümde hukuka aykırılık tespit edilmemiştir.
V. KARAR

Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Nazilli 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.03.2023 tarihli ve 2022/135 Esas, 2023/67 Karar sayılı kararında sanık ve müdafii taraflarından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden sanık ve müdafiinin temyiz sebeplerinin reddiyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
29.11.2023 tarihinde karar verildi.