Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/8548 E. 2023/2375 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8548
KARAR NO : 2023/2375
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma

Ankara Batı 10.Asliye Ceza Mahkemesinin 06.04.2017 tarihli ve 2016/938 Esas, 2017/412 Karar sayılı, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, itiraz edilmeksizin 09/05/2017 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 10.03.2022 tarihli ve 2021/28673 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 28.04.2022 tarihli ve KYB-2022/40799 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 28.04.2022 tarihli ve KYB-2022/40799 sayılı kanun yararına bozma isteminin;

“5320 sayılı Kanun’a 18.06.2014 tarihinde 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesine eklenen geçici 7 nci maddesinde, “(1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu’nun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde bu tedbirlerin uygulanmasına devam olunur. (2) Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir. (3) Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur” şeklinde yer alan düzenlemeye nazaran,

İncelenen dosya kapsamındaki suçun anılan düzenleme sonrasında, 18.02.2016 tarihinde işlendiği ve suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının verildiği, bu halde sanık hakkında yapılan yargılama sonunda 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmeyeceği gibi, bir an için denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar ettiği kabul edilmemesi durumunda dahi, kovuşturma şartı oluşmadığından bahisle durma kararı verilebileceği, ancak;

Dosya arasında bulunan denetimli serbestlik dosyasından anlaşıldığı üzere, sanığın hakkında uygulanan denetim tedbirlerine, uyarılmasına karşılık birden fazla kez katılmayarak ısrar ettiği ve buna ilişkin herhangi bir mazeret de sunmadığı, mahkeme aşamasında ileri sürdüğü mazeretini ise
belgelendirmediği, bu itibarla sanığın savunmasının kabul edilebilir mahiyette olmadığı anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve ertelemeye dair genel hükümler gereğince yapılması muhtemel uygulanmalar saklı kalmak kaydı ile, yargılamaya devam edilerek belirtilen gerekçe ile sanığın
mahkûmiyetine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE

A. Şüpheli hakkında, 18.02.2016 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 12.04.2016 tarihli ve 2016/6380 soruşturma, 2016/122 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağını ihtarına karar verildiği, kararın şüpheliye 27.04.2016 tarihinde usulûne uygun şekilde tebliğ edilerek tedbirin infazı için 17.05.2016 tarihinde Ankara Batı Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,

B. Ankara Batı Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 17.05.2016 tarihli ve 2016/2491 DS sayılı çağrı yazısının usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, şüphelinin müdürlüğe başvurduğu, 24.05.2016 tarihinde Bilgilendirme Formu imzalatılarak aynı tarihte hastaneye sevkedildiği, Sincan Devlet Hastanesinin 18.07.2016 tarihli raporunda tedavi programına uyum gösterdiğinin bildirilmesi üzerine Rehberlik ve İyileştirme Program Takvimi düzenlendiği, 16.08.2016 tarihli 1. bireysel görüşmesine ve aynı tarihli 3. vaka sorumlusu görüşmesine katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği,17.08.2016 tarihli uyarı yazısının 23.08.2016 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen 27.09.2016 tarihli 3. bireysel görüşmesine katılmaması üzerine İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 28.09.2016 tarihli kararıyla dosyanın kapatılmasına karar verilerek 12.10.2016 tarihinde Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,

C. Erteleme kararının kaldırılarak Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığının 14.10.2016 tarihli ve 2016/31164 Soruşturma, 2016/8624 Esas, 2016/7293 sayılı iddianamesi ile kamu davası açılıdığı,

D. Ankara Batı 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.04.2017 tarihli ve 2016/938 Esas, 2017/412 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 6545 sayılı Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320
sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 09/05/2017 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.

E. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Dairemizce de benimsenen 10.04.2018 tarihli ve 2014/15-487 Esas, 2018/151 Karar sayılı kararı uyarınca, temyiz ve istinaf kanun yollarından geçmeksizin kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararların ülke sathında uygulama birliğine ulaşmak ve ciddi boyutlara ulaşan hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi amacıyla olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılabileceği dikkate alınarak yapılan incelemede;

Dosya kapsamına göre, sanık hakkında Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/04/2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının 27/04/2016 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi ve itiraz edilmeksizin kesinleşmesini takiben, başlanan denetimli serbestlik programı kapsamında uygulanan tedbirlere ilk olarak 16.08.2016 tarihinde, yine uyarılmasına karşın 27.09.2016 tarihinde uymayarak yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak açılan kamu davasında, yargılama sonunda mahkemesince; sanığın tedbire uymamasının çalıştığı iş yerinden izin alamaması nedeniyle olduğu, ısrar şartının gerçekleşmediği belirtildikten sonra sanığın atılı suçu işlediği gerekçesiyle, gerekçede çelişki oluşturacak biçimde üzerine atılı suçtan mahkûmiyetine, 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetim süresine tâbi tutulmasına karar verilmiş ise de;

28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılıTürk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddesinde,

“(1) Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında hâlen denetimli serbestlik veya tedavi kararı uygulananlar bakımından 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde bu tedbirlerin

uygulanmasına devam olunur.

(2) Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.

(3) Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi kararı verilmiş olup da bu yükümlülükleri ihlal eden kişilerin yargılanmasına devam olunur” şeklinde yer alan düzenlemeye göre,

İncelenen dosya kapsamındaki suçun anılan düzenleme sonrasında, 18/02/2016 tarihinde işlendiği ve suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesine, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, bu halde sanık hakkında yapılan yargılama sonunda 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 inci maddesinin uygulanmasının sözkonusu olmadığı, 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin bir tasfiye düzenlemesi olup 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte kovuşturması devam eden suçlar hakkında uygulanabileceği, bu nedenle 6545 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra işlenen ve 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci madde hükümlerine göre uygulama yapılan sanık hakkında 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmeyeceği gibi, mahkemece denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar ettiğinin kabul edilmemesi halinde ise, kovuşturma şartı oluşmadığından durma kararı verilmesi gerekeceği, ancak;
Denetimli serbestlik dosyasından anlaşıldığı üzere, sanığın uyarılmasına rağmen 27/09/2016 tarihli bireysel görüşmesine katılmayarak yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği ve buna ilişkin herhangi bir mazeret sunmadığı, mahkeme aşamasında ileri sürdüğü mazeretini ise belgelendirmediği, bu itibarla sanığın savunmasının kabul edilebilir mahiyette olmadığı anlaşıldığından; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve ertelemeye dair genel hükümlerin uygulanması saklı kalmak kaydı ile, yargılamaya devam edilerek belirtilen gerekçe ile sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi yerine, yazılı şekilde karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.

III. KARAR

1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,

2. Ankara Batı 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.04.2017 tarihli ve 2016/938 Esas, 2017/412 Karar

sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN
YARARINA BOZULMASINA,

5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

20.03.2023 tarihinde karar verildi.