YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8542
KARAR NO : 2023/2054
KARAR TARİHİ : 13.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
İstanbul 21.Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2020 tarihli ve 2020/326 Esas, 2020/667 Karar sayılı, hükümlü hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca verilen 4.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, istinaf edilmeksizin 17.02.2021 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 16.03.2022 tarihli ve 2021/23717 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.04.2022 tarihli ve KYB-2022/42671 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.04.2022 tarihli ve KYB-2022/42671 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
” İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2015 tarihli ve 2014/89230 soruşturma, 2015/1297 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın, 07/05/2015 tarihinde sanığın askerde olduğu şerh verilmek suretiyle, aynı konutta mukim annesi Emine Sönmez imzasına tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, tebligat tarihinde asker olduğu anlaşılan sanığa 7201 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde öngörülen usule uyulmadan yapılan tebligatın geçersiz olduğu, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın kesinleşmediği ve sanık hakkındaki denetim süresinin de başlamadığı nazara alındığında, kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararın kesinleşmemesi nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği cihetle, durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Şüpheli hakkında, 08.09.2013 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2015 tarihli ve 2014/89230 soruşturma, 2015/1297 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, tebliğ mazbatasına muhatabın askerde olduğu ibaresinin yazılarak 07.05.2015 tarihinde aynı konutta oturan anneannesi Emine Dönmez imzasına tebliğ edildiği, tedbirin infazı için 24.05.2016 tarihinde Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği, Bursa Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 12.07.2017 tarihli ve 2015/39 DS sayılı yazısı ile, 30.06.2017 tarihinde denetimli serbestlik tedbirinin infazının tamamlandığının bildirildiği,
B. Şüphelinin 09.01.2020 tarihinde yeniden uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle tespit edilmesi üzerine erteleme kararının kaldırılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2020 tarihli ve 2020/82110 Soruşturma, 2020/18739 Esas, 2020/11544 sayılı iddianamesi ile İstanbul 21.Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
C. İstanbul 21.Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2020 tarihli ve 2020/326 Esas, 2020/667 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 50 nci maddesinin birinci fıkrası ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası ile 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 4.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın 17.02.2021 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
D. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının “Astsubaylar hariç olmak üzere erata yapılacak tebliğler, kıta kumandanı ve müessese amiri gibi en yakın üste yapılır.” ve ikinci fıkrasının da “Yukarıdaki fıkrada yazılı olanların haricindeki askeri şahıslara birlik veya müessesede tebligat yapılması icabeden ahvalde, tebliğin yapılmasını nöbetçi amiri veya subayı temin eder. Bunlar tarafından muhatabın derhal bulundurulması veya tebliğin temini mümkün olmazsa tebliğ kendilerine yapılır.” düzenlemelerini amir olduğu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2015 tarihli ve 2014/89230 soruşturma, 2015/1297 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın, 07.05.2015 tarihinde sanığın askerde olduğu şerh verilmek suretiyle, aynı konutta oturan anneannesi …. imzasına tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, tebligat tarihinde asker olduğu anlaşılan sanığa 7201 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde öngörülen usule uyulmadan yapılan tebligatın geçersiz olduğu, kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın kesinleşmediği, bu nedenle sanık hakkındaki erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, dolayısıyla sanığın ihlal kabul edilen 09/01/2020 tarihli eyleminin erteleme süresi içerisinde işlendiğinin söylenemeyeceği dikkate alındığında, kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararın kesinleşmemesi nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca “durma” durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. İstanbul 21.Asliye Ceza Mahkemesinin 21.12.2020 tarihli ve 2020/326 Esas, 2020/667 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.03.2023 tarihinde karar verildi.