Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/8537 E. 2023/2049 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8537
KARAR NO : 2023/2049
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma

İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2019 tarihli ve 2017/582 Esas, 2019/53 Karar sayılı kararı, hükümlü hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, süre yönünden istinaf başvurusunun reddi kararı ile 24.06.2020 tarihinde istinaf incelemesinden geçmeksizin usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 15.03.2022 tarihli ve 2021/2098 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.04.2022 tarihli ve KYB-2022/43533 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 29.04.2022 tarihli ve KYB-2022/43533 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
” Her ne kadar Mahkemesince sanığın mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, daha önce sanık hakkında 21/12/2016 tarihinde işlediği aynı nev’iden suçtan dolayı İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 26/12/2014 tarihli ve 2014/365 Esas, 2014/491 Karar sayılı kararı ile 6545 sayılı Kanun ile eklenen 5320 sayılı Kanun’un 7 nci maddesinin ikinci fıkrası gereğince verilen zorunlu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunduğu, dosyaya konu 20/05/2017 tarihli suçun ise anılan kararın ihlali mahiyetinde olduğu ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamayacağından cihetle, sanık hakkında düşme kararı verilip ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Şüpheli hakkında, 20.05.2017 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 11.07.2017 tarihli ve 2017/99383 soruşturma, 2017/1500 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın şüpheliye 28.07.2017 tarihinde usulûne uygun şekilde tebliğ edilerek tedbirin infazı için 05.09.2017 tarihinde İstanbul Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
B. Şüphelinin yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 15.11.2017 tarihli ve 2017/99383 Soruşturma, 2017/33518 Esas, 2017/23748 sayılı iddianamesi ile İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,

C. İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2019 tarihli ve 2017/582 Esas, 2019/53 Karar sayılı kararı ile; sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
D. İnceleme konusu suçun işlenmesinden önce;
1. Sanık hakkında, 21.12.2006 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 19.01.2007 tarihli ve 2007/2649 Soruşturma, 2007/876 Esas, 2007/86 sayılı iddianamesi ile İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
2. İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.04.2007 tarihli ve 2007/43 Esas, 2007/122 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık müdafii tarafından temyiz edildiği,
3. Dairemizin 10.09.2014 tarihli ve 2009/11818 Esas, 2014/7132 Karar sayılı karar ilamı ile hükmün bozulmasından sonra, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2014 tarihli ve 2014/365 Esas, 2014/491 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 05.01.2015 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
E. 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 85 inci maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan; “Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Ceza Kanunu’nun 191 inci maddesinde tanımlanan suç nedeniyle yürütülen kovuşturmalarda, hakkında daha önce denetimli serbestlik veya tedavi tedbiri uygulanmayan kişilerle ilgili olarak 191 inci madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” amir hükmü ve 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve dokuzuncu fıkrasında yer alan “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kamu davasının açılmasının
ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır” şeklindeki düzenlemeler birlikte dikkate alındığında;
Somut olayda, sanık hakkında daha önceden 21.12.2006 tarihinde işlediği aynı nev’iden suç nedeniyle İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.12.2014 tarihli ve 2014/365 Esas, 2014/491 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 5320 sayılı Kanun’un geçici 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, beş yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın 05.01.2015 tarihinde kesinleştiği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddenin ikinci fıkrası uyarınca verildiği, kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, Cumhuriyet Savcılıkları tarafından verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararları ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı, bu durumda, incelemeye konu suç tarihinin 20.05.2017 olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlenmesi nedeniyle Cumhuriyet savcısı tarafından yeni bir soruşturmaya konu edilmeyip hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını veren mahkemeye ihbarda bulunması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılarak kamu davası açılması ve yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan;
Sanığın 20.05.2017 tarihli eylemini, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesince zorunlu olarak verilen ve 05.01.2015 tarihinde kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle, mahkemesince açılan kamu davasında 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “düşme” kararı verilip mahkemesine ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. İstanbul 31. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.01.2019 tarihli ve 2017/582 Esas, 2019/53 Karar sayılı
kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
13.03.2023 tarihinde karar verildi.