Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/8466 E. 2022/10105 K. 10.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/8466
KARAR NO : 2022/10105
KARAR TARİHİ : 10.10.2022

Mahkeme : BİNGÖL 2. Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Hükmün açıklanması suretiyle mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden önce yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesiyle 5271 sayılı CMK’nın başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli, 2020/16 esas ve 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “…basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ” mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal
kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
2- Sanığın eylemi nedeniyle, bozma öncesi hükümde 4000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, 20/02/2014 tarihli hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine 24/01/2017 tarihli bozma ilamı ile bozulduğunun anlaşılması karşısında: 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326. maddesinin 4. fıkrasında; “Hüküm yalnız sanık tarafından veya onun lehine Cumhuriyet savcısı veya 291. maddede gösterilen kimseler tarafından temyiz edilmişse, yeniden verilen hüküm, evvelki hükümle tayin edilmiş olan cezadan daha ağır olamaz” şeklindeki düzenleme gereğince 20/02/2014 tarihli hükümle tayin edilen 4000 TL adli para cezasının sonuç ceza açısından sanık bakımından kazanılmış hak olduğu gözetilmeden bozma sonrası yapılan yargılama sonucu 17/02/2022 tarihli hükümle 6 ay 20 gün hapis cezasına hükmedilmek suretiyle fazla ceza tayini,
3- Kabule göre de;
Sanık hakkında verilen hükmün gerekçe kısmında; “sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verileceğinden sanık hakkında hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine ve ertelenmesine yer olmadığına” karar verilmesine rağmen, aynı gerekçenin devamında “ daha önce açıklanması geri bırakılan bir hükmün denetim süresi içerisinde suç işlediğinden SSÇ hakkında bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceğinden CMK’nın 231/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına ” karar verilip hüküm kısmında da bu yönde hüküm tesis edilerek hükmün ve gerekçede çelişki oluşturulmak suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 10/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.