Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/7634 E. 2023/1181 K. 20.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/7634
KARAR NO : 2023/1181
KARAR TARİHİ : 20.02.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Bakırköy 37.Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2020 tarihli ve 2019/630 Esas, 2020/278 Karar sayılı, hükümlü hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile mahkûmiyetine ilişkin hükmün, istinaf edilmeksizin 01/01/2021 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu

maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 15.02.2022 tarihli ve 2021/3940 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 15.04.2022 tarihli ve KYB-2022/27730 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 15.04.2022 tarihli ve KYB-2022/27730 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
” 1. Sanığın yokluğunda verilen 12/03/2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararın, 25/03/2014 tarihinde sanığın askerde olduğu şerh verilmek suretiyle, mernis adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, tebligat tarihinde asker olduğu anlaşılan sanığa 7201 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde öngörülen usule uyulmadan yapılan tebligatın geçersiz olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulüne uygun kesinleşmediği ve sanık hakkındaki denetim süresinin de başlamadığı nazara alındığında sanığın 12.03.2019 tarihinde işlediği suç nedeniyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağının gözetilmemesinde,
2. Sanık hakkında hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının ve uyarı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edilmesi usulsüz olduğu gibi, 17.12.2013 tarihinde tebliğ edilen uyarı yazısında sanığın askerde olduğunun tebligat mazbatası üzerine şerh verildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında askerde olup olmadığının araştırılması gerektiği gözetilmeden ve sanığın bu husustaki beyanı alınmaksızın, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesinde,
3. Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.03.2014 tarihli kararıyla sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 6.000,00 Türk lirası adlî para cezasıyla cezalandırılmasına ve genel hükümlere göre 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ancak daha sonra denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlendiğinden bahisle hükmün açıklandığı anlaşılmış ise de, Denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen suça ilişkin yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyet değil düşme kararı verilmiş olması ve düşme kararının da sanık lehine kazanılmış hak teşkil etmesi nedeniyle, sanık hakkında denetim süresi içinde işlediği kasıtlı bir suçtan kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü bulunmadığı ve hükmün açıklanabilmesi için 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrasında yer alan “sanığın denetim süresi içinde kasten yeni

bir suç işlemesi” şartının gerçekleşmediği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Sanık hakkında 05.01.2013 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 02.04.2013 tarihli ve 2013/35583 Soruşturma, 2013/15288 Esas, 2013/6172 sayılı iddianamesi ile Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
B. Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.05.2013 tarihli ve 2013/695 Esas, 2013/1250 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 17.06.2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
C. Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 29.08.2013 tarihinde 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 05.11.2013 tarihinde Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
D. Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uymadığının bildirilmesi üzerine, meşruhatlı duruşma davetiyesinin doğrudan MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 17.12.2013 tarihinde askerde olduğu şerhi ile 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edildiği, Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 12/03/2014 tarihli ve 2013/1555 Esas, 2014/368 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile mahkûmiyetine, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, gerekçeli kararın doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 25.03.2014 tarihinde askerde olduğu şerhi ile 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edildiği, kararın 14.04.2014 tarihinde kesinleştirildiği,
E. Sanığın 11.03.2019 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 15/04/2019 tarihli ve 2019/26215 Soruşturma, 2019/13748 Esas, 2019/2203 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli ve 2019/122 Esas, 2019/340 Karar sayılı kararı ile, eylemin

Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/1555 Esas, 2014/368 Karar sayılı kararınının denetim süresi içerisinde işlendiği gerekçesiyle davanın düşmesine ve Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar verildiği, kararın 11.10.2019 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
F. Bakırköy 11. Ağır Ceza Mahkemesinin ihbarı üzerine, Bakırköy 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2020 tarihli ve 2019/630 Esas, 2020/278 Karar sayılı kararı ile hükmün açıklanmasına, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 6.000,00 Türk lirası adli para cezası ile mahkûmiyetine karar verildiği, kararın 01/01/2021 tarihinde istinaf edilmeksizin kesinleştiği,
G. Dosya kapsamına göre;
1. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 14 üncü maddesinin birinci fıkrasının “Astsubaylar hariç olmak üzere erata yapılacak tebliğler, kıta kumandanı ve müessese amiri gibi en yakın üste yapılır.” ve ikinci fıkrasının da “Yukarıdaki fıkrada yazılı olanların haricindeki askeri şahıslara birlik veya müessesede tebligat yapılması icabeden ahvalde, tebliğin yapılmasını nöbetçi amiri veya subayı temin eder. Bunlar tarafından muhatabın derhal bulundurulması veya tebliğin temini mümkün olmazsa tebliğ kendilerine yapılır.” düzenlemelerini amir olduğu, sanığın yokluğunda verilen 12.03.2014 tarihli hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, 25.03.2014 tarihinde sanığın askerde olduğu şerh verilmek suretiyle, MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, tebligat tarihinde asker olduğu anlaşılan sanığa 7201 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesinde öngörülen usule uyulmadan yapılan tebligatın geçersiz olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulüne uygun kesinleşmediği ve sanık hakkındaki denetim süresinin de başlamadığı dikkate alındığında sanığın 12.03.2019 tarihinde işlediği suç nedeniyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağının gözetilmemesi,
2. Sanık hakkında hükmedilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına ilişkin Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edilmesi usulsüz olduğu gibi, meşruhatlı duruşma davetiyesinin 17.12.2013 tarihinde tebliği esnasında sanığın askerde olduğunun tebligat mazbatası üzerine şerh verildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında askerde olup olmadığının araştırılması gerektiği gözetilmeden ve sanığın bu husustaki beyanı alınmaksızın, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilmesi,
3. Bakırköy 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.03.2014 tarihli kararıyla sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi ve 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi

uyarınca 6.000,00 Türk lirası adlî para cezasıyla cezalandırılmasına ve genel hükümlere göre 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, ancak daha sonra denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlendiğinden bahisle “düşme” kararı üzerine hükmün açıklandığı anlaşılmış ise de;
Denetim süresi içinde işlendiği iddia edilen suça ilişkin yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyet değil düşme kararı verilmiş olması nedeniyle, sanık hakkında denetim süresi içinde işlediği kasıtlı bir suçtan kesinleşmiş mahkûmiyet hükmü bulunmadığı, 5271 sayılı Kanun’daki genel hükümlere göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden hükmün açıklanması koşullarının da 5271 sayılı Kanun hükümlerine tabi olduğu, hükmün açıklanabilmesi için 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin onbirinci fıkrasında yer alan “sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi” şartının gerçekleşmediği gözetilmeden hükmün açıklanmasına karar verilmesi, Kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Bakırköy 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.12.2020 tarihli ve 2019/630 Esas, 2020/278 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.02.2023 tarihinde karar verildi.