Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/6647 E. 2022/7019 K. 31.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6647
KARAR NO : 2022/7019
KARAR TARİHİ : 31.05.2022

Mahkeme : İZMİR 23. Asliye Ceza Mahkemesi

Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Sanık hakkında İzmir 2. Sulh Ceza Mahkemesince 26.02.2010 tarih 2009/1487 esas 2010/203 karar ile tedavi ve denetimli serbestlik kararı verildiği ancak sanığın usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen süresinde başvurmaması üzerine dosyanın kapatıldığı ve aynı mahkeme tarafından 12.10.2011 tarih, 2011/932 esas ve 2011/1578 karar ile 5237 sayılı TCK’nın 191, 62/1 ve 50. maddeleri uyarınca 6000 tl adli para cezasına karar verildiği, kararın sanık tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 14.06.2016 tarih 2015/6288 esas ve 2016/6318 karar sayı ile bozulması üzerine yapılan yargılamada İzmir 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.12.2016 tarih, 2016/709 esas ve 2016/1010 karar ile sanığın 5237 sayılı TCK’nın 191/1, 192/3, 62/1 ve 50. maddeleri uyarınca 3000 tl adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve sanığın kararı temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin 25.11.2019 tarih, 2017/6855 esas ve 2019/6428 karar sayılı ilamı ile sanığın ilk ihtara uymamasının kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gerekçesiyle bozulduğu ancak bu karara karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.12.2019 tarih, 28912 sayılı yazısı ile itiraz edilmesi üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca yapılan incelemede, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile TCK’nın 191. maddesinde yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği 28/06/2014 tarihinden önce işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından dolayı verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı amacıyla gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğine rağmen başvuruda bulunmayan sanığa, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce bu hususta ikinci bir tebligat yapılmasına gerek bulunmadığına ilişkin 29.12.2021 tarih ve 2020/178 esas, 2021/699 karar sayılı ilamı ile karar verilerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulü ile Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesinin kararının kaldırılması üzerine yapılan incelemede;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiş olan 5271 sayılı CMK’nın “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 sayılı iptal kararı ile, “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ” mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 31.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.