YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6638
KARAR NO : 2023/299
KARAR TARİHİ : 17.01.2023
İNCELENEN KARARLARIN
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2016 tarihli ve 2016/297 Esas, 2016/315 Karar sayılı kararı ile hükümlü hakkında değişen suç vasfına göre kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası, aynı Kanun’un 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 23.12.2016 tarihinde
usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 04.02.2022 tarihli ve 2021/18242 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.03.2022 tarihli ve KYB-2022/23665 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 22.03.2022 tarihli ve KYB-2022/23665 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
” İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/403 esas, 2014/225 sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrasına göre verildiği, kararın 05.12.2014 tarihinde kesinleştiği, kanuni zorunluluk nedeniyle verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının Cumhuriyet savcılıkları tarafından verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı anlaşıldığından; sanığın incelemeye konu 15.05.2016 tarihli eylemini, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince zorunlu olarak verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanunla değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlâli sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle, mahkemesince açılan kamu davasında “düşme kararı” verilip ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Sanık hakkında, 15.05.2016 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan yapılan soruşturma sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 29.06.2016 tarihli ve 2016/45056 soruşturma, 2016/22421 esas, 2016/1478 sayılı iddianamesi ile, İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.12.2016 tarihli ve 2016/297 Esas, 2016/315 Karar sayılı kararı ile; sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı Kanun ‘un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 192 nci maddesinin üçüncü fıkrası ve aynı Kanun’un 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında verilen hükmün 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına, beş yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 23.12.2016 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, anlaşılmıştır.
B. İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/403 Esas, 2014/225 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde:
Sanığın 04.11.2014 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 18.11.2014 tarihli ve 2014/95880 soruşturma, 2014/36998 esas, 2014/1995 sayılı iddianamesi ile İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/403 Esas, 2014/225 Karar sayılı kararı ile, sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkında verilen hükmün 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına, beş yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 05.12.2014 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, ihbar üzerine 16.07.2019 tarihli ve 2019/238 Esas, 2019/298 Karar sayılı karar ile hükmün açıklanmasına karar verildiği, kararın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 17. Ceza Dairesinin 03.07.2020 tarihli ve 2019/2557 Esas, 2020/1957 Karar sayılı kararı ile bozulmasından sonra davanın İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/277 esas sayılı dosyası ile derdest olduğu, anlaşılmıştır.
C. 28.06.2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 68 inci maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191 inci maddesi yeniden düzenlenmiş olup, anılan maddenin sekizinci fıkrasında “Bu Kanunun;
a) 188 inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti,
b) 190 ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma, suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde, suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde, sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir.” şeklindeki düzenleme ve 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan, “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” şeklindeki ve dokuzuncu fıkrasında yer alan “Bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin 171 inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin 231 inci maddesi hükümleri uygulanır” şeklindeki düzenlemeler birlikte dikkate alındığında;
Somut olayda, sanık hakkında daha önceden İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.11.2014 tarihli ve 2014/403 Esas, 2014/225 Karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 05.12.2014 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, kanuni zorunluluk üzerine verilen hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararının, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile aynı hukuki sonuçları doğuracağı, bu durumda, incelemeye konu suç tarihinin 15.05.2016 olması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlenmesi nedeniyle Cumhuriyet savcısı tarafından yeni bir soruşturmaya konu edilmeyip hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını veren mahkemeye ihbarda bulunulması gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında ayrı bir soruşturma konusu yapılarak kamu davası açılması ve yargılama sonucunda yazılı şekilde karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan;
Sanığın 15.05.2016 tarihli eylemini, İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesince kanuni zorunluluk üzerine verilen ve 05.12.2014 tarihinde kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde gerçekleştirmesi nedeniyle, 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca ayrı bir soruşturma ve kovuşturma yapma yasağı bulunduğu ve bu suçun sadece ilk suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ihlali sayılabileceği, kanunî zorunluluk üzerine verilmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içerisinde işlendiği anlaşılan eylem nedeniyle açılan kamu davasında mahkemesince 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “düşme” kararı verilip mahkemesine ihbarda bulunulması gerektiğinin gözetilmemesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.12.2016 tarihli ve 2016/297 Esas, 2016/315 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyalarının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.01.2023 tarihinde karar verildi.