YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6635
KARAR NO : 2022/6795
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
Mahkeme Kararı : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 22/06/2021 tarih, 2021/222 esas ve 2021/970 karar sayılı ilamı ile sanıkların uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan cezalandırılmalarına karar verilmiş, hükümler sanıkların müdafileri, sanıklar … ve … ile Cumhuriyet savcısı (sanık … aleyhine) tarafından temyiz edilmiş, Dairemizce 16/02/2022 tarihinde 2021/17463 esas ve 2022/1558 karar sayı ile sanıklar … ve … hakkındaki temyiz istemlerinin esastan reddine, sanık … hakkındaki hükmün ise bozulmasına karar verilmiştir. Kesinleşen karara karşı tüm sanıklar yönünden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz yazısında:”itirazımızın özü; ilk derece mahkemesi Cumhuriyet savcısının, sanıklar hakkında geçerli bir aleyhe istinaf başvurusunun bulunmaması ve bu bağlamda, Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince sanıklar hakkında ilk derece mahkemesi hükmünden daha ağır cezaya hükmedilmemesi gerektiğine ilişkindir.
Yüksek Dairenizce; “Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2018 tarihli, 2018/5 esas ve 2018/213 sayılı gerekçeli kararının, süre tutum dilekçesi vererek istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına tebliği yerine, 5271 sayılı CMK’nın 275/2. maddesine aykırı olacak şekilde, başka bir Cumhuriyet savcısına UYAP sistemi üzerinden görüldü yapılmak üzere gönderildiğinin, Cumhuriyet savcısının süre tutum dilekçesi ile ilgili olarak Mahkemesince, itiraz yoluna konu olabilecek şekilde CMK’nın 276. maddesi gereğince istinaf isteminin reddi yönünde de bir karar verilmediği gibi Cumhuriyet savcısının süre tutum dilekçesi fark edilmeden ve dikkate alınmadan, sadece sanıklar ve müdafilerin istinaf başvuruları değerlendirilerek Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince, 12/09/2019 tarihli hükmün kurulduğunun, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısının gerekçeli istinaf dilekçesini, sözkonusu gerekçeli kararın Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesince tebliğinden hemen sonra 25/09/2019 tarihinde hazırladığı” düşüncesiyle, ilk derece mahkemesi Cumhuriyet savcısının, sanıklar hakkında verdiği aleyhe istinaf dilekçesi dikkate alınmak suretiyle verilen Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin kararına ilişkin olarak, sanıklar … ve … hakkındaki temyiz isteklerinin esastan reddine, sanık … yönünden ise, sanığın tekerrüre
esas alınan ilam uyarınca ikinci kez mükerrir olduğunun gözetilmemesi nedeniyle bozulmasına karar verilmiş ise de;
5271 sayılı CMK’nın 273/5. maddesi “Cumhuriyet savcısı, istinaf yoluna başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte yazılı isteminde açıkça gösterir. Bu istem ilgililere tebliğ edilir. İlgililer, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde bu husustaki cevaplarını bildirebilirler.”,
Aynı Kanun’un 275/2. maddesi “Hüküm, istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına veya ilgililere gerekçesiyle birlikte açıklanmamışsa; hükme karşı istinaf yoluna başvurulduğunun mahkemece öğrenilmesinden itibaren gerekçe, yedi gün içinde tebliğ edilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 273/5. uyarınca Cumhuriyet savcısının, istinaf yoluna başvururken, başvurma nedenlerini gerekçeleriyle birlikte göstermesinin zorunlu olduğu hususunda Yüksek Daireniz ile Cumhuriyet Başsavcılığımız arasında görüş ayrılığı bulunmamaktadır. İnceleme konusu olayda uyuşmazlık; ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının, bizzat istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına tebliğinin gerekip gerekmediği, buna bağlı olarak ilk derece mahkemesi Cumhuriyet savcısının verdiği 26.09.2019 havale tarihli gerekçeli istinaf layihasının süresinde olup olmadığı ve sonuç olarak geçerli bir istinaf başvurusu bulunup bulunmadığına ilişkindir.
Öncelikle, CMK’nın 275/2. maddesindeki düzenleme, gerekçeli kararın mutlaka istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısının kendisine tebliğ edilmesi şeklinde değerlendirilmemelidir. Zira, Cumhuriyet savcısı, yapmış olduğu tüm işlemleri, nezdinde görev yaptığı başsavcılık adına yapmakta olup şahsı adına değil kurumu adına hareket etmektedir. CMK’nın 275/2. maddesindeki düzenlemenin, gerekçeli kararın muhakkak istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına tebliğ edilmesi gerektiği şeklinde değerlendirilmesi, bir yandan kararı istinaf eden Cumhuriyet savcısının, şahıs olarak davanın tarafı olarak kabul edilmesi sonucunu doğuracak, öte yandan Cumhuriyet savcısının ölümü, emekli olması, hastalık nedeniyle uzun süreli raporlu olması gibi durumlarda belirsizliğe neden olacaktır.
CMK’nın 276/1. fıkrasındaki “İstinaf istemi, kanuni sürenin geçmesinden sonra veya aleyhine istinaf yoluna başvurulamayacak bir hükme karşı yapılmışsa ya da istinaf yoluna başvuranın buna hakkı yoksa, hükmü veren mahkeme bir kararla dilekçeyi reddeder.” şeklindeki düzenlemede ise, Cumhuriyet savcısının istinaf dilekçesinde gerekçe göstermemesi hususu sayılmamış olup hükmü veren mahkemenin, Cumhuriyet savcısının istinaf dilekçesinde gerekçe göstermemesi nedeniyle istinaf istemini reddetme yetkisi bulunmamaktadır.
İnceleme konusu dosyada, Cumhuriyet savcısı … tarafından verilen 18.05.2018 tarihli istinaf dilekçesinde, CMK’nın 273/5. maddesi uyarınca “istinaf yoluna başvurma nedenleri gerekçeleriyle birlikte” gösterilmediği gibi “hangi sanık/sanıklar hakkında ve lehe mi yoksa aleyhe mi istinaf yoluna başvurulduğu” hususunda da hiçbir açıklama bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince, 26/07/2018 tarihli yazıyla gerekçeli karar, hükmü istinaf eden Cumhuriyet Savcısı …’ye tebliğ edilmesi hususu da belirtilerek, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı Duruşma Savcıları Bürosuna gönderilmiş, UYAP sisteminden yapılan incelemeye göre; adli tatil nedeniyle karar 09.08.2018 tarihinde görüldü savcısı … tarafından okunmuş ancak herhangi bir istinaf layihası verilmemiştir. Bu itibarla ilk derece Cumhuriyet savcısınca verilmiş geçerli bir istinaf dilekçesi bulunmadığı için, Cumhuriyet savcısının hangi sanık/sanıklar hakkında, lehe mi yoksa aleyhe mi istinaf yoluna gidildiği belirtilmeyen müddeti muhafaza dilekçesinin, sanıklar aleyhine yapılmış geçerli bir istinaf başvurusu olarak kabul edilmesine olanak bulunmamaktadır.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesince yapılan istinaf incelemesi sonucu verilen 12.09.2019 tarihli istinaf başvurularının esastan reddi kararından sonra Antalya Cumhuriyet Savcısı … tarafından verilen ve sanıkların aleyhine istinaf nedenlerinin belirtildiği dilekçenin de, istinaf incelemesinin tamamlanmasından sonra verilmesi nedeniyle incelemeye konu edilmesi mümkün değildir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunca 1412 sayılı Kanun döneminde verilen 17.05.1939 tarihli 1938/25 Esas ve 1939/45 Karar sayılı kararda da; Cumhuriyet savcısının, temyizinin sanığın lehinde ve aleyhinde olduğunu belirtmemesi ve layiha da vermemesi hâlinde, layiha verilmeksizin temyiz olunan karar mahkûmiyet kararı ise, Cumhuriyet savcısının temyizindeki maksat belli olmadığı için sanık aleyhine gidilemeyeceğinden temyiz tetkikatının lehte yapılmasının icap edeceği ve fakat davayı temyiz etmesindeki maksadı bildiren layîha kanuni müddet geçtikten sonra ve temyiz tetkikatı yapılmazdan evvel temyiz dairesine geldiği taktirde bu layihada gösterilen esbap nazara alınarak gösterilen bozma sebepleri sanık aleyhinde ise temyiz tetkikatının aleyhte yapılmasının gerektiği belirtilmiştir.
Somut olayda, Cumhuriyet savcısınca, ilk derece mahkemesi hükmüne yönelik geçerli bir istinaf başvurusu bulunmadığı için, Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2018 tarihli hükmünden daha ağır cezaya hükmedilemeyeceği değerlendirildiğinde,
1- Antalya Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin CMK’nın 273/5. maddesindeki koşulları taşımadığından reddine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
2- (1) numaralı bozma nedenine göre; tüm sanıklar hakkında geçerli bir aleyhe istinaf başvurusu bulunmadığı hâlde, sanıklar … ve … hakkında TCK’nın 43. maddesinin uygulanması, sanık …’nin ise TCK’nın 37. maddesi uyarınca uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sorumlu tutulması suretiyle “aleyhe değiştirme yasağına” aykırı olarak sanıklar hakkında fazla ceza tayini,
İsabetsizliklerinden, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin hükümlerinin bozulması gerektiği kanaatiyle, Yüksek Dairenizin kararına karşı itiraz etmek gerekmiştir.” denilmekle Daire kararında isabet olmadığı belirtilerek; Dairemizin sanıklar hakkındaki esastan red ve bozma kararlarının kaldırılarak hükmün bozulması istenmiştir.
C) CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ:
1-5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi:
(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, resen veya istem üzerine, ilâmın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen fıkra)
İtiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderir.
2- 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un geçici 5. maddesi (05.07.2012 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 6352 sayılı Kanun’la eklenen):
(1) Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesinde yapılan değişiklikler, bu Kanun’un yayımı tarihinde Yargıtay Ceza Genel Kurulunda bulunan ve henüz karara bağlanmamış dosyalar hakkında da uygulanır.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 12.04.2022 tarihli itiraz yazısında, Dairemiz ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki ihtilaf konusunun ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının, bizzat istinaf yoluna başvuran Cumhuriyet savcısına tebliğinin gerekip gerekmediği, bu nedenle de Cumhuriyet savcısının verdiği 26.09.2019 havale tarihli gerekçeli istinaf layihasının süresinde olup olmadığı ve sonuç olarak geçerli bir istinaf başvurusu bulunup bulunmadığına ilişkin olduğu belirtilmiş ise de; bu değerlendirme yerinde değildir. İlk derece mahkemesi olan Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2018 tarihli, 2018/5 esas ve 2018/213 sayılı kararının tefhiminden sonra, duruşma savcısının, karar tarihi olan 18.05.2018’de istinaf istemini gösterir süre tutum dilekçesini 5271 sayılı CMK’nın 273. maddesine uygun olacak şekilde verdiği açıktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının Cumhuriyet savcısı tarafından istinaf edildiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin 12.09.2019 tarih, 2019/105 esas ve 2019/18 sayılı kararından da anlaşılacağı üzere, istinaf dairesi, ilk derece duruşma savcısının istinaf dilekçesini fark etmeksizin hüküm kurmuş, bu hususu ancak bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının 23.09.2019 tarihli temyiz ve itiraz dilekçeleri üzerine fark etmiştir. Bu nedenle de, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 12. Ceza Dairesinin, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararını, istinaf süre tutum dilekçesi veren Cumhuriyet savcısına tebliğ ettiği, kararı tebliğ alan Cumhuriyet savcısının ise 25.09.2019 tarihinde gerekçeli istinaf dilekçesini verdiği anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle dosyada üzerinde durulması gereken husus, ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının bizzat kararı istinaf eden Cumhuriyet savcısına tebliğinin gerekli olup olmadığı değil, 5271 sayılı CMK hükümleri kapsamında, Cumhuriyet savcısının, hükmün açıklanmasından sonra 7 gün içerisinde istinaf başvurusuna ilişkin süre tutum dilekçesi vermesinden sonra, gerekçeli istinaf dilekçesi vermesi için bir süre sınırlaması koyan, belirlenen süre içerisinde mahkemesine verilmemesi halinde, istinaf isteminin geçersiz sayılması sonucunu doğuran bir düzenlemenin bulunup bulunmadığıdır. CMK’nın 273. ve 275. maddeleri değerlendirildiğinde usulüne uygun olarak süre tutum dilekçesinin verilmesinden sonra, Cumhuriyet savcısının istinaf başvurusunun geçersiz sayılmasına neden olacak bir süre sınırlaması getirilmemiştir, bu nedenle de yasal düzenlemeler ve dosya kapsamına göre Cumhuriyet savcısının istinaf isteminin geçersiz sayılmasına olanak bulunmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle; Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
E) KARAR : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının yerinde görülmediğine,
2- 5271 sayılı CMK’nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na GÖNDERİLMESİNE, 25/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.