Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/6279 E. 2022/6926 K. 30.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6279
KARAR NO : 2022/6926
KARAR TARİHİ : 30.05.2022

Mahkeme : BAKIRKÖY 3. Asliye Ceza Mahkemesi

Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm: Tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine uyulmaması üzerine mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dairemizin 09.12.2019 tarih 2019/3171 esas ve 2019/7788 karar sayılı bozma ilamı üzerine yapılan yargılama sonrası kurulan hükmün incelenmesinde:
1- 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla TCK’nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, “kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” hükmü gözetildiğinde dosya kapsamına göre; sanığa Bakırköy Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 21.01.2014 tarihli davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu; bu davetten sonra sanığın denetime başladığı, sanığın 07.03.2014 tarihli tedavi randevusuna gitmemesi üzerine, sanığa Bakırköy Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğü tarafından 25.04.2014 tarihli uyarının tebliğ edilerek ihtarda bulunulduğu; sanığın uyarıdan sonra altı görüşmeye katıldığı ancak 13.10.2014 tarihli görüşmesine katılmaması üzerine, sanığa yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadan dosyasının kapatıldığının anlaşılması karşısında; ilk uyarıdan sonra da denetimli serbestlik tedbiri kapsamında yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan sanığın, “13.10.2014 tarihinde görüşmesine gelmemesinin’’ kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etme olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi,
2- Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TCK’nın 191. maddesinde sanığa isnat edilen suç için temel ceza miktarının “bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası” olarak belirlendiği; hükümden sonra yürürlüğe giren 5271 sayılı CMK’nın 17/10/2019 tarihli ve
7188 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan “Basit Yargılama Usulü” başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “Asliye Ceza Mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.” şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanun’un geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19/08/2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 25/06/2020 tarihli ve 2020/16 esas, 2020/33 karar sayılı iptal kararı ile “…kovuşturma evresine geçilmiş…” ibaresinin, aynı bentte yer alan “… basit yargılama usulü…” yönünden Anayasa’ya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanun’un 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibarıyla maddi ceza hukukuna ilişkin olduğunun ve CMK’nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK’nın 7. maddesi ile CMK’nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle sanığın hukuki durumunun “Basit Yargılama Usulü” yönünden değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
3- UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede; sanık hakkında; 15.05.2013 tarihinde işlediği iddia edilen “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçu nedeniyle 12.07.2013 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Bakırköy 45. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 30.05.2016 tarih – 2016/193 esas ve 2016/547 sayılı kararı ile Bakırköy (Kapatılan) 12. Sulh Ceza Mahkemesinin 12.11.2013 gün – 2013/648 esas ve 2013/916 sayılı kararı ile verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının kaldığı yerden devamına karar verildiği ve hükmün kesinleştiği, sanık hakkında; 31.05.2013 tarihinde işlediği iddia edilen “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçu nedeniyle 03.09.2013 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.05.2015 gün – 2013/164 esas ve 2013/303 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasına hükmedildiği ve 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve hükmün kesinleşteği, sanık hakkında; 06.08.2013 tarihinde işlediği iddia edilen “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçu nedeniyle 09.09.2013 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Bakırköy 55.Asliye Ceza Mahkemesinin 13.01.2015 tarih 2014/957 esas ve 2015/16 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1, 62, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 6000 TL adli para cezasına hükmedildiği ve hükmün kesinleşteği, sanık hakkında; 13.08.2013 tarihinde işlediği iddia edilen “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçu nedeniyle 09.10.2013 tarihinde düzenlenen iddianame ile açılan kamu davasında, Bakırköy 44. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.05.2015 gün-2013/169 esas ve 2014/635 sayılı kararı ile TCK’nın 191/1 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezasına hükmedildiği ve 5271 sayılı CMK’nın 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve hükmün kesinleşteği, temyize konu dosya yönünden ise sanık hakkında, 30.05.2013 tarihli eylemi nedeni ile “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma”
suçundan, 26.08.2013 tarihinde iddianame düzenlendiği, beş suç arasında hukuki kesintinin bulunmadığı anlaşılmakla; söz konusu dosyaların aslı veya onaylı örneğinin getirtilip denetime imkan verecek şekilde incelenen dosya arasına konulması ve tüm deliller değerlendirilerek her üç suçun “bir suç işleme kararının icrası kapsamında” işlenip işlenmediğinin, sanık hakkında TCK’nın 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının belirlenmesi; zincirleme suç oluşturduğunun kabul edilmesi halinde, ağır sonuç doğuran suç esas alınarak belirlenecek cezanın, zincirleme suç nedeniyle TCK’nın 43. maddesi gereğince artırılması ve böylece bulunacak sonuç cezanın, kesinleşen hükümlerdeki sonuç cezadan “fazla olması halinde” aradaki fark kadar “ek cezaya hükmolunması”, aksi halde “ek ceza verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
4- Hükümden önce 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi ve 15/04/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’la TCK’nın 53/3. maddesinde yapılan değişikliğin, sanık hakkında TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilirken gözetilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 30.05.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.