Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/1933 E. 2022/7348 K. 07.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/1933
KARAR NO : 2022/7348
KARAR TARİHİ : 07.06.2022

Mahkemesi :Ceza Dairesi

Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hükümler : 1- Mahkûmiyet; Amasya 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/09/2021 – 2021/138 esas ve 2021/209 sayılı kararı
2- Düzeltilerek esastan ret
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
5271 sayılı CMK’nın 288. ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak Cumhuriyet savcısının dilekçesindeki temyiz sebeplerinin hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere göre yapılan incelemede:
CMK’nın 280/1-c maddesi gereğince başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebeplere ya da şahsi cezasızlık sebeplerine bağlı olarak Bölge Adliye Mahkemesinin hukuka aykırılığı düzelterek istinaf başvurusunu esastan reddedebileceği düzenlenmiş olup, Bölge Adliye Mahkemesince sanık hakkında duruşma açılmadan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamenin bu husustaki bozma görüşüne iştirak edilmemiştir.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların aşağıda belirtilenler dışında doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; yerinde görülmeyen diğer itirazların reddine, ancak;
1- Sanık …’ in beraat eden ve temyiz dışı diğer sanıklar ile İstanbul il merkezine gittikleri, Merzifon ilçe merkezinde rutin olarak yapılan kontrolde yakalandıklarında aracın arka koltuğunda oturan sanık …’in yanında suça konu 331 gram gelen uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, temyiz dışı sanık …’ın soruşturma aşamasında ele geçen maddeyi sanığın elinde gördüğünü, kovuşturma aşamasında maddeyi
sanığın elinde görmediğini ancak sanığa ait olduğunu beyan ettiği, diğer temyiz dışı sanık …’in tüm aşamalarda maddeden haberinin olmadığını beyan ettiği, tüm dosya kapsamına göre, sanığın ikrarına dayanılmadan diğer delillerle de eylemi sübuta erdiğinden hakkında TCK’nın 192/3. maddesinde düzenlenen etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanma şartları oluşmadığı halde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
2- Sanığa verilen adli para cezasının TCK’nın 52/4. maddesi gereğince taksitlendirilmesine karar verildikten sonra kararda “ödenmeyen para cezasının hapse çevrileceği” belirtilmeyerek TCK’nın 52/4. maddesinin son cümlesine aykırı davranılması,
3- Hükümden sonra TCK’nın 53. maddesinin uygulanması ile ilgili olarak 7242 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikler nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından sanığın durumunun yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün BOZULMASINA,
28/02/2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7165 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile değişik CMK’nın 304/1. maddesi uyarınca dosyanın Amasya 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesine gönderilmesine, 07.06.2022 tarihinde Üye …’in sanık hakkındaki tekerrür uygulaması ile ilgili olarak hükmün bozulması gerektiğine ilişkin değişik gerekçesi ve oy birliği ile karar verildi.
DEĞİŞİK GEREKÇE
5271 sayılı CMK’nın 226. maddesine göre; suçun hukukî niteliği değiştiğinde ya da cezanın artırılması veya cezaya ek olarak güvenlik tedbiri uygulanması gerektiğinde, durum sanığa veya varsa müdafiine bildirilerek ek savunma hakkı tanınmadan, sanık hakkında iddianamede gösterilen dışında bir kanun hükmü uygulanamaz.
Sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek durumunun, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkmadığı, dava açıldığında da mevcut olduğu ileri sürülerek, bu konuda ek savunma hakkına gerek bulunmadığına ilişkin görüş kabul edilemez. CMK’nın 226. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır” ifadesi, “iddianamede gösterilmeyen bir kanun hükmü gereğince, sanığın cezasının artırılması veya sanık hakkında güvenlik tedbiri uygulanması gerektiğinde de birinci fıkrada olduğu gibi durum sanığa veya varsa müdafiine bildirilerek ek savunma hakkı tanınması gerekir” anlamındadır.
Adli sicil kayıtlarında birden fazla hüküm bulunduğunda, bu hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğu konusunda mahkemelerin bile zaman zaman yanıldığı, tekerrüre esas olmayan hükmün tekerrüre esas alındığı dikkate alındığında, hakim ve Cumhuriyet savcılarının bile uygulamada yanıldıkları bir konuda sanıklardan adli sicil kayıtlarındaki hükümlerden hangisinin tekerrüre esas olduğunu bilmesini beklemenin doğru olmayacağı kanaatindeyiz.
Adlî sicil kaydı, CMK’nın 209. maddesi gereğince duruşmada okunması zorunlu belgelerdendir. Tekerrür oluşturan mahkûmiyet hükmünün yer aldığı adlî sicil kaydının duruşmada okunması üzerine sanığın okunan kaydın kendisine ait olduğunu veya bu belgeye karşı bir diyeceğinin bulunmadığını söylemesinin ek savunma yerine geçmesi mümkün değildir.
Emredici nitelikte olan CMK’nın 226. maddesi gözardı edilerek, sanığa ek savunma hakkı verilmeden, TCK’nın 58. maddesinin uygulanması yasaya aykırıdır.
Açıklanan nedenlerle, sanık hakkındaki hükmün bu nedenle de bozulması gerektiği kanısını taşıdığımdan çoğunluğun bozma görüşüne bu ek gerekçemle birlikte iştirak ediyorum. 07/06/2022