Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/16219 E. 2023/2594 K. 23.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/16219
KARAR NO : 2023/2594
KARAR TARİHİ : 23.03.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
HÜKÜM : Beraat

Yargıtay 10. Ceza Dairesinin, 27.10.2022 tarihli ve 2021/108 Esas, 2022/10856 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 14.12.2022 tarihli ve 10-2016/23868 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, “… İtiraza konu uyuşmazlık, sanıklara atılı uyuşturucu madde ticareti suçu nedeniyle araçlarında yapılan arama işleminin hukuka uygun olup olmadığı ve buna göre suçun sübuta varıp varmadığının belirlenmesine ilişkindir.

Arama işlemi kural olarak hakim kararı ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet savcısına ulaşılamadığı hallerde ise kolluk amirinin yazılı emri ile yapılabilecektir. Ancak konutta, işyerinde ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda sadece hâkim kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının yazılı emri ile arama yapılması mümkündür. Ancak bazı durumlarda hakim kararı ve yazılı arama emri bulunmasa dahi arama yapılabilecektir. Bu haller olayın özelliğinden veya kanun hükmünün verdiği arama yetkisinden kaynaklanabileceği gibi arama emri almaya imkan bulunmaması nedenine de dayanabilir. Bu durumlarda kolluk görevlileri, bir arama kararı veya emri beklemeden arama yapmak, delilleri elde etmek ve failleri yakalamakla görevlidir. 2559 sayılı PVSK’nun Ek 4. maddesinde ‘Polis, görevli bulunduğu mülki sınırlar içinde, hizmet branşı, yeri ve zamanına bakılmaksızın, bir suçla karşılaştığında suça el koymak, önlemek, sanık ve suç delillerini tesbit, muhafaza ve yetkili zabıtaya teslim etmekle görevli ve yetkilidir…’,’Adlî görev ve yetkiler’ başlıklı Ek 6. maddesinde ‘Polis, bu maddede yazılı görevlerinin yanında, Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer mevzuatta yazılı soruşturma işlemlerine ilişkin görevleri de yerine getirir, hükmü bulunmaktadır.

Kanun; anayasal ilkelere uygun olarak yasama organınca yapılan nesnel ve gayri şahsi kurallardır. ‘Yönetmelik’ Anayasamızın 124. maddesi gereğince; Bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve tüzüklerin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla çıkardıkları yazılı hukuk kurallarıdır. Bu halde yönetmelikler kanunların uygulanma şeklini göstermek amacıyla kanunun sınırlarını genişletmemek şartıyla çıkarılabilir. Bu kapsamda aramanın usul ve esaslarını göstermek üzere Adalet Bakanlığı tarafından Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği çıkarılmıştır. Yönetmeliğin kamu düzeninin sağlanmasında ortaya çıkan sorunların çözümü için kanunlara aykırı olmamak şartıyla söz konusu kanunların uygulanmasını göstermek amacıyla çıkartılabileceği ve adli arama konusunda Adalet Bakanlığının idare hukuku kuralları çerçevesinde yönetmelikle düzenleme yetkisinin bulunduğu gözetildiğinde söz konusu Yönetmeliğin 8. maddesinin (f) bendinde karar alınmadan yapılacak arama işlemini somut olgulara bağladığı ve kanuna aykırı olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

PVSK’nun Ek 4. maddesi uyarınca bir suçla karşılaştığında hizmet branşına bağlı olmaksızın suça el koymak ve delilleri tespit edip, muhafaza altına almak ile görevli ve yetkili olan kolluk görevlilerinin, olay tarihinde …. Mahallesi …. … Bulvarı …. metro istasyonu civarında yapılan uygulama esnasında 01 NJ 835 plakalı aracın görevlilerin dur ihtarına uymayarak kaçmaya başlaması üzerine … …. Bulvarı Bakım Yurdu Caddesi trafik ışıklarında sıkıştırılarak sanıkların yakalandığı, oluşan bu makul sebep nedeniyle PVSK’nun 4/A maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak durdurdukları aracın ön ve arka koltukları arasında aracın marka ve modeli dikkate alındığında dışarıdan da görülmesi kaçınılmaz olan poşet içerisinde ayrı ayrı 3 adet beyaz poşet içerisinde ayrıca bir adet jelatine sarılı vaziyette toplam 4 poşette 1.990 gr esrar maddesi ele geçirilmesi üzerine adli işlemlerin başlatılması şeklinde gerçekleşen olayda; aracın ön ve arka koltukları arasında bulunan suç delili ve konusu uyuşturucu maddeye görevlilerce el konulması ‘gizlenmiş bir şeyi bulmaya çalışma ve araştırma’ anlamlarına gelen arama işlemi olarak değerlendirilemeyeceği, CMK’nın 2. maddesinin (j) bendi ile Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği’nin 4. maddesinde tanımı yapılan “suçüstü” halinin mevcut olduğu, kolluk görevlilerin, gerçekleştirdikleri devriye görevi sırasında sanıklara ya da suça ilişkin önceden alınmış bir ihbar ya da istihbari bilgi olmaksızın ilk defa işlenmekte olan bir suçla diğer bir anlatımla “suçüstü” hali ile karşılaşmaları nedeniyle CMK’nın 90/4. maddesi ile PVSK’nın 13/1-A ve Ek 6. maddelerinin verdiği yetkiye dayanarak, suç delillerinin kaybolmaması için derhal gerekli tedbirleri alıp uyuşturucu maddeyi muhafaza altına aldıkları, suç konusu maddenin bulunduğu poşetin ağzının kapalı olduğuna ilişkin olay tutanağında bir belirlemenin bulunmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan uyuşturucu maddenin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu, hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği, Yargıtay CGK’nın 14/05/2019 tarih ve 2018/7-52 Esas ve 2019/429 sayılı ilamının da aynı yönde olduğu anlaşıldığından, yüksek Dairenin bozma kararında isabet bulunmadığı değerlendirilmektedir.

Bu nedenle, anılan onama kararına karşı sanıklar aleyhine itiraz edilmesi gerektiği değerlendirilmiştir,” şeklinde olup hükmün bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

II. GEREKÇE

Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

III. KARAR

1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy birliğiyle REDDİNE,

2. 5271 sayılı Kanun’un 308 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca Yargıtay 10. Ceza Dairesinin, 27.10.2022 tarihli ve 2021/108 Esas, 2022/10856 Karar sayılı onama kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

23.03.2023 tarihinde karar verildi.