Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/13529 E. 2023/9360 K. 02.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/13529
KARAR NO : 2023/9360
KARAR TARİHİ : 02.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/19 E., 2016/204 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
İNCELEME KONUSU KARAR: Beraat
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Keşan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.04.2016 tarihli ve 2016/19 Esas, 2016/204 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca sanığın beraatine karar verildiği, beraat kararının temyiz edilmeksizin 07.06.2016 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 03.07.2022 tarihli ve 2022/1904 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 07.10.2022 tarihli ve KYB-2022/104414 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 07.10.2022 tarihli ve KYB-2022/104414 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, “Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında … beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.”, üçüncü fıkrasında “Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.” ve dördüncü fıkrasının (a) bendinde “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,…hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklinde ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, “Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması,…hallerinde verilir.” şeklindeki düzenlemeler nazara alındığında;
Somut olayda, Mahkemesince Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından sanığa yapılan uyarı tebligatlarının usulsüz olduğu kabul edilerek sanığın “beraatine” karar verilmiş ise de, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan açılan davada yapılan delil değerlendirmesi sonucunda “kovuşturma şartı” olan “ısrar koşulunun” gerçekleşmediği kanaatine ulaşılması durumunda Mahkeme tarafından 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde sanığın “beraatine” karar verilmesinde,
Kabule göre de;
Benzer bir konuya ilişkin olarak Dairemizin 23.12.2019 tarihli ve 2019/5427 Esas, 2019/8638 Karar sayılı ve 05.10.2020 tarihli ve 2020/3684 Esas, 2020/4900 Karar sayılı ilâmlarında da değinildiği üzere, şüpheli hakkında verilen “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararların, şüpheliye tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, somut olayda, şüpheli hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair karara karşı 15 gün içerisinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz edilebileceğinin gösterilmesi gerektiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı gibi bu süre içerisinde itiraz hakkının olduğuna dair meşruhatlı tebliğin de yapılmadığı, usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmaması nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine dair kararın kesinleşmediği ve bu nedenle kovuşturma şartının gerçekleşmediği cihetle, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. GEREKÇE
A. Şüpheli hakkında, 14.05.2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Keşan Cumhuriyet Başsavcılığının 24.09.2014 tarihli ve 2014/1851 soruşturma, 2014/29 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve denetimli serbestlik süresi içerisinde tedaviye tabi tutulmasına, dördüncü fıkrası uyarınca erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına, karar verildiği, kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, kararın şüpheliye tebliğ edilerek tedbirin infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
B. Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 18.12.2014 tarihli ve 2014/18158 DS sayılı çağrı yazısının şüpheliye tebliğ edilmesine rağmen, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle yükümlülüklerine uygun davranmamakta ısrar ettiği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak Keşan Cumhuriyet Başsavcılığının 14.12.2015 tarihli ve 2014/1851 Soruşturma, 2015/1081 Esas, 2015/1059 sayılı iddianamesi cezalandırılması istemiyle Keşan 1. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
C. Keşan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 07.04.2016 tarihli ve 2016/19 Esas, 2016/204 Karar sayılı kararı ile “ısrar” şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca sanığın beraatine karar verildiği, beraat kararının temyiz edilmeksizin 07.06.2016 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
D. 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi uyarınca, “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında Keşan Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ve tedaviye tabi tutulmasına ilişkin karar her ne kadar şüpheliye tebliğ edilmiş ise de, kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, şüpheliye karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, kararın kesinleşmemesi nedeniyle tedbirin infazına başlanamayacağı, müdürlükçe yapılan infaza ilişkin işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı, bu nedenle 5237 sayılı Kanun’un 191 inci

maddesinin dördüncü fıkrasındaki kovuşturma şartının gerçekleşmediği, mahkemenin kovuşturma şartının gerçekleşmediği yönündeki tespitinin bu nedenle yerinde olduğu,
Ancak;
5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, “Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında ..beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.”, üçüncü fıkrasında “Erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır.” ve dördüncü fıkrasının (a) bendinde “Kişinin, erteleme süresi zarfında; a) Kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi,…hâlinde, hakkında kamu davası açılır.” şeklinde ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan,
“Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, hallerinde verilir.” şeklindeki ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” şeklindeki düzenlemeler dikkate alındığında;
Mahkemesince, ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile beraat kararı verilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmesini beklemek üzere durma kararı verilmesi gerektiği, hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olan sanık hakkında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiğine ilişkin şekil şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle beraat kararı verilmesi halinde aynı suçtan tekrar kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece ısrar şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca “durma” kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın beraatine karar verilmesi, Kanun’a aykırıdır.

Ayrıca, dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen beraat kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilerek hükmün karıştırılması da, Kanun’a aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Keşan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 07.04.2016 tarihli ve 2016/19 Esas, 2016/204 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (c) bendi uyarınca, yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
02.11.2023 tarihinde karar verildi.