Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/13523 E. 2023/9355 K. 02.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/13523
KARAR NO : 2023/9355
KARAR TARİHİ : 02.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Çocuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/887 E., 2015/698 K.
HÜKÜMLÜ : …
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
İNCELEME KONUSU KARAR: Mahkûmiyet
KANUN YARARINA BOZMA
YOLUNA BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Bakırköy 4. Çocuk Mahkemesinin 19.11.2015 tarihli ve 2015/887 Esas, 2015/698 Karar sayılı kararı ile, hükümlü hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca hapis cezasının

3 ay 10 gün süreyle kamuya yararlı bir işte çalışma seçenek yaptırımına çevrilmesine karar verildiği, hükmün, temyiz edilmeksizin 08.12.2015 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 04.07.2022 tarihli ve 2022/5210 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.10.2022 tarihli ve KYB-2022/104384 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.10.2022 tarihli ve KYB-2022/104384 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22.12.2015 tarihli ve 2015/1717 Esas, 2015/33429 Karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta “ısrar” ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa “önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı” uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirlerine uymamakta ısrar edeceği,
Dosya kapsamına göre, suça sürüklenen çocuk hakkında Bakırköy 6.Çocuk Mahkemesinin 20.11.2012 tarihli kararın kesinleşmesini müteakip, denetimli serbestlik çağrı yazısının 09.04.2013 tarihinde suça sürüklenen çocuğun, MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince tebliğ yapılmasını takiben yükümlülüklerine uymadığı gerekçesiyle denetim dosyasının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, mahkemesince yazılı şekilde karar verilmiş ise de;
Yargıtay 7.Ceza Dairesinin 10.02.2022 tarihli ve 2021/13504 Esas, 2022/2234 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, tebliğ yapılacak kişinin adreste bulunmaması hâlinde, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebeplerini komşu, yönetici, kapıcı vb. kişilere sorarak araştırması, tespitlerini onların beyanlarını ve imzalarını alarak tebliğ mazbatasına şerh etmesi ya da imzadan imtina etmeleri hâlinde bu durumu tebliğ mazbatasına şerh etmesi gerektiği, somut olayda sanığa 09.04.2013 tarihinde 7201 sayılı Kanunun 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre yapılan tebligat parçasında, komşu isminin yazılmadığı, belirtilen usullere aykırı olarak yapılan söz konusu tebligatın geçerli sayılamayacağına göre
yapılan tebligat işleminin usulsüz olduğu anlaşılmakla, bu hâlde suça sürüklenen çocuğun çağrılmasından bahsedilemeyeceği gibi, yükümlülüklerine uymamakta da ısrar etmiş sayılamayacağının kabulünün gerektiği cihetle, kamu davası hakkında durma kararı verilerek, hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi, denetimli serbestlik tedbirine uygun davranılmaması hâlinde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Yaşı küçük şüpheli hakkında, 15.04.2012 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 15.06.2012 tarihli ve 2012/54034 Soruşturma, 2012/24810 Esas, 2012/2389 sayılı iddianamesi ile cezalandırılması istemiyle Bakırköy 6. Çocuk Mahkemesine kamu davası açıldığı,
B. Bakırköy 6. Çocuk Mahkemesinin 20.11.2012 tarihli ve 2012/427 Esas, 2012/ 1002 Karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 07.01.2013 tarihinde itiraz edilmeksizin kesinleşmesinden sonra infazı için Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
C. Siverek Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05.04.2013 tarihli ve 2013/15 ÇDS sayılı çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak 09.04.2013 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle infaz kayıtlarının kapatıldığının bildirilmesi üzerine, dosyanın devredildiği Bakırköy 4. Çocuk Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 19.11.2015 tarihli ve 2015/887 Esas, 2015/698 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 5560 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun’un 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi uyarınca hapis cezasının 3 ay 10 gün süreyle kamuya yararlı bir işte çalışma seçenek yaptırımına çevrilmesine karar verildiği, hükmün, temyiz edilmeksizin 08.12.2015 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
D. Dosya kapsamına göre, sanık hakkında Bakırköy 6. Çocuk Mahkemesinin 20.11.2012 tarihli kararın kesinleşmesini takiben, yükümlülüklerine uymadığı gerekçesiyle denetim dosyasının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, mahkemesince yazılı şekilde karar verilmiş ise de;

28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile 5237 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikle davaya devam olunabilmesi için yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etme koşulunun getirildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, Dairemizce de benimsenen 02.05.2019 tarihli ve 2018/172 Esas, 2019/373 Karar sayılı kararı ile; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinde yapılan değişikliklerin yürürlüğe girdiği 28.06.2014 tarihinden önce işlenen kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından dolayı verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı amacıyla gönderilen uyarılı ilk başvuru davetiyesinin tebliğine rağmen başvuruda bulunmayan sanığa, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce bu hususta ikinci bir tebligat yapılmasına gerek bulunmadığına karar verilmiş olduğundan somut olayda ısrar şartının aranmayacağı,
7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasının; “kendisine tebligat yapılacak kimseler gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” şeklinde düzenlendiği, tebliğ yapılacak kişinin adreste bulunmaması hâlinde, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebeplerini komşu, yönetici, kapıcı vb. kişilere sorarak araştırması, tespitlerini onların beyanlarını ve imzalarını alarak tebliğ mazbatasına şerh etmesi ya da imzadan imtina etmeleri hâlinde bu durumu tebliğ mazbatasına şerh etmesi gerektiği, somut olayda, Siverek Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 05.04.2013 tarihli ve 2013/15 ÇDS sayılı çağrı yazısının doğrudan sanığın MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak 09.04.2013 tarihinde 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre tebliğ edildiği, tebligat parçasında, muhatabın geçici olarak şehre gittiği belirtilmek suretiyle 2 nolu haber kağıdı kapıya yapıştırılarak ve komşusuna haber verilerek tebliğ evrakının mahalle muhtarına bırakıldığı, haber bırakılan komşunun isim ve imzadan imtina ettiği hususunun tebligat parçasında belirtildiği, yapılan tebligat işleminin usulüne uygun olduğu anlaşılmakla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,

Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
02.11.2023 tarihinde karar verildi.