Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/11526 E. 2023/5383 K. 12.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11526
KARAR NO : 2023/5383
KARAR TARİHİ : 12.06.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi

SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İNCELEME KONUSU KARAR: Değişen suç vasfı itibariyle kullanmak için uyuşturucu
madde bulundurma suçundan hükmün açıklanmasının geri
bırakılması

Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli ve 2019/397 Esas, 2020/42 Karar sayılı kararı ile, sanık hakkında değişen suç vasfı itibariyle kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 21.02.2020 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 08.06.2022 tarihli ve 2021/9951 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 07.07.2022 tarihli ve KYB-2022/88909 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 07.07.2022 tarihli ve KYB-2022/88909 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesince 13.02.2020 tarihli kararıyla sanık hakkında, her ne kadar değişen suç vasfı sebebiyle uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkumiyetine ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de; her iki dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanığın 13.09.2020 ve 27.09.2020 tarihli eylemleri ile 18.09.2021 tarihli eylemi arasında hukuki kesintinin bulunmadığı, işlenen aynı nev’iden suçların esasen bir suç işleme kararının icrası kapsamında ilk kamu davası açılmadan evvel işlendiği ve her üç eyleme ilişkin anılan dosyaların birleştirilmesinden sonra zincirleme suç hükümleri uygulanmak suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Sanık hakkında, 18.09.2019 tarihinde işlediği iddia olunan uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 25.11.2019 tarihli ve 2019/11439 Soruşturma, 2019/39024 Esas, 2019/6209 sayılı iddianamesi ile Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,

B. Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli ve 2019/397 Esas, 2020/42 Karar sayılı kararı ile; sanığın eyleminin kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 21.02.2020 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
C. Dosya arasında bulunan İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/351 Esas ve 2018/2 Karar sayılı dosyasının imcelenmesinde;
Sanığın 27.06.2016 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 24.08.2016 tarihli ve 2016/89447 soruşturma, 2016/2093 sayılı kararı ile, beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolu, itiraz mercii ve itiraz süresinin gösterildiği, kararın 05.09.2016 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edilerek 20.10.2016 tarihinde Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının 12.12.2016 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurduğu, 13.12.2016 tarihinde Yükümlü Ön Bilgilendirme Formu imzalatılarak denetim planı hazırlandığı, 13.02.2017 tarihli 2.bireysel görüşmesine ve vaka sorumlusu görüşmesine katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği, uyarı yazısının 07.03.2017 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, 06.03.2017 tarihli 3. bireysel görüşmesine katılmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 20.03.2017 tarihli kararıyla dosyanın kapatılmasına karar verilerek 14.06.2017 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
Uyarılmasına rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar ettiği gerekçesiyle erteleme kararının kaldırılarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 26.07.2017 tarihli ve 2016/89447 Soruşturma, 2017/22254 Esas, 2017/15770 sayılı iddianamesi ile İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
İstanbul 36.Asliye Ceza Mahkemesinin, 11.01.2018 tarihli ve 2017/351 Esas, 2018/2 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl denetime tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 26.01.2018 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,

Anlaşılmıştır.
D. Dosya arasında bulunan Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/839 Esas ve 2020/158 Karar sayılı dosyasının incelenmesinde;
Sanığın 13.02.2019 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 04.09.2019 tarihli ve 2019/23036 Soruşturma, 2019/10908 Esas, 2019/10022 sayılı iddianamesi ile Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesine 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca doğrudan kamu davası açıldığı,
Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ve 2019/839 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararı ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51 inci maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, kararın 19.02.2020 tarihinde istinaf edilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
E. Dosya arasında bulunan Küçükçekmece 20. Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/395 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde;
Sanığın 13.09.2019 ve 27.09.2019 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 12.03.2020 tarihli ve 2019/47669 Soruşturma, 2020/3490 Esas, 2020/3110 sayılı iddianamesi ile Küçükçekmece 20. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı, Küçükçekmece 20.Asliye Ceza Mahkemesinin 2020/395 Esasında görülen davada ara karar ile, her iki dosyadaki eylemler arasında hukuki kesinti bulunmadığı gerekçesiyle Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinin kararına karşı kanuna aykırılık ihbarında bulunulduğu, davanın derdest olduğu, anlaşılmıştır.
F. Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesince 13.02.2020 tarihli kararıyla sanık hakkında, her ne kadar değişen suç vasfı nedeniyle uyuşturucu madde bulundurmak suçundan mahkûmiyetine ve 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin sekizinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de;

5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin altıncı fıkrasına dayanak olarak gösterilen İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/351 Esas ve 2018/2 Karar sayılı dosyasında, Bakırköy Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının 12.12.2016 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurduğu, 13.12.2016 tarihinde Yükümlü Ön Bilgilendirme Formu imzalatılarak denetim planı hazırlandığı, 13.02.2017 tarihli 2. bireysel görüşmesine ve vaka sorumlusu görüşmesine katılmaması nedeniyle uyarılmasına karar verildiği, uyarı yazısının 07.03.2017 tarihinde usulüne uygun şekilde tebliğ edildiği, 06.03.2017 tarihli 3. bireysel görüşmesine katılmaması nedeniyle İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunun 20.03.2017 tarihli kararıyla dosyanın kapatılmasına karar verildiği, 06.03.2017 tarihli yükümlülük ihlalinin henüz uyarı yazısı tebliğ edilmeden gerçekleştiği, dolayısıyla sanığın uyarılmasına rağmen yükümlülük ihlalinde bulunduğunun söylenemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmediği, İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesince kovuşturma şartı olan “ısrar şartı” nın gerçekleşmemesi nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca “durma” kararı verilerek erteleme ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın infazının beklenilmesi gerekmektedir.
Aynı şekilde, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin altıncı fıkrasına dayanılarak doğrudan açılan kamu davasında, İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesince “durma” kararı verilmesi gerektiğinden, Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/839 Esas sayılı dosyasında da kovuşturma şartı gerçekleşmeyecek, dolayısıyla Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesince de “durma” kararı verilmesi gerekecek, her iki mahkeme kararındaki açılanan hukuka aykırılıklar Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen kamu davasını etkileyecektir.
Açıklanan nedenlerle, hem İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarihli ve 2017/351 Esas, 2018/2 Karar sayılı kararına karşı, hem de Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ve 2019/839 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararına karşı kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağına ilişkin Adalet Bakanlığından görüş istenilmesine karar vermek gerekmiştir.
III. KARAR
Gerekçe bölümünde tespit edilen nedenlerle, İstanbul 36. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.01.2018 tarihli ve 2017/351 Esas, 2018/2 Karar sayılı kararına ve Küçükçekmece 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.02.2020 tarihli ve 2019/839 Esas, 2020/158 Karar sayılı kararına karşı kanun yararına bozma

isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dava dosyasının, Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Oy birliğiyle 12.06.2023 tarihinde karar verildi.