Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/11515 E. 2023/5725 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11515
KARAR NO : 2023/5725
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2017/572 E., 2018/49 K.

SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
İNCELEME KONUSU KARAR : Mahkûmiyet

TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Germencik Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.01.2018 tarihli ve 2017/572 Esas, 2018/49 Karar sayılı kararı ile, hükümlü hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ertelenmesine karar verildiği, hükmün istinaf edilmeksizin 07.02.2018 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 08.06.2022 tarihli ve 2020/10327 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen,Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 07.07.2022 tarihli ve KYB-2022/87699 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.07.2022 tarihli ve KYB-2022/87699 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
” Germencik Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 19.10.2016 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin kararın şüpheliye tebliğ edilmediği gibi, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ve kullanma suçundan dolayı başlatılan soruşturma kapsamında 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkının bulunduğu halde bu sürenin 7 gün olarak gösterildiği, bu nedenle Mahkemesince erteleme kararının usulüne uygun düzenlenerek anılan tebligat işlemlerinin tamamlanması amacıyla durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir .”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Şüpheli hakkında 14.10.2016 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, Germencik Cumhuriyet Başsavcılığının 19.10.2016 tarihli ve 2016/1878 soruşturma, 2016/47 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararda itiraz kanun yoluna başvuru süresinin “7 gün” olarak gösterildiği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarılarak 03.11.2016 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edildiği,

B. Şüphelinin, henüz infaz işlemlerine başlanmadan 27.09.2017 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemesi üzerine erteleme kararının kaldırılarak Germencik Cumhuriyet Başsavcılığının 17.11.2017 tarihli ve 2017/2828 Soruşturma, 2017/436 Esas, 2017/428 Karar sayılı iddianamesi ile Germencik Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
C. Germencik Asliye Ceza Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 2017/572 Esas, 2018/49 Karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aynı Kanun’un 51 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ertelenmesine karar verildiği, kararın 07.02.2018 tarihinde istinaf edilmeksizin kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
D. 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince verilen “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında Germencik Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararda, karara karşı itiraz yoluna başvuru süresinin “15 gün” yerine “7 gün” olarak belirtilmek suretiyle şüphelinin yanıltıldığı, Anayasanın Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması başlıklı 40 ıncı maddesindeki düzenleme ile 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası ve 5271 sayılı Kanun’un 171, 172 ve 173 üncü maddeleri uyarınca, başvurulacak kanun yolunun, merciinin, başvuru şekli, süresi ve bu sürenin başlangıcının açıkça ve ilgiliyi yanıltmayacak biçimde gösterilmesi gerekmekte olup; “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen “denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararda kanun yolu başvuru süresinin şüpheliyi yanıltacak biçimde “7 gün” olarak gösterildiği, bu nedenle kararın usulüne uygun şekilde kesinleştiğinden söz edilemeyeceği, usulsüz olarak verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi ihlal kabul edilen 27.09.2017 tarihli eylemin erteleme süresi içerisinde işlendiğinin söylenemeyeceği, ayrıca; kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karar şüpheliye tebliğ edilmiş ise de; tebligatın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine çıkarıldığı ve 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre yapıldığı, 7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya
tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenlemeler karşısında; gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntemin benimsenmiş olması nedeniyle, öncelikle bilinen en son adres esas alınarak, 7201 sayılı Kanun’a göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesinin birinci ve sekizinci fıkraları ile Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının şüphelinin MERNİS adresinde doğrudan 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre tebliğ edilmesi nedeniyle usûle aykırı şekilde tebliğ edildiği, kararın usûlüne uygun olarak tebliğ edilmemesi nedeniyle de kesinleşmeyeceği, erteleme süresinin işlemeye başlamayacağı ve 27.09.2017 tarihli ihlâl kabul edilen suçun, erteleme süresinde işlendiğinin kabul edilemeyeceği, dolayısıyla kovuşturma şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından;
5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında yer alan “Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir.” şeklindeki düzenleme karşısında, Mahkemesince 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “durma” kararı verilerek, sanık hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Germencik Asliye Ceza Mahkemesinin 23.01.2018 tarihli ve 2017/572 Esas, 2018/49 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN
YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
20.06.2023 tarihinde karar verildi.