Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2022/11129 E. 2023/4822 K. 29.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/11129
KARAR NO : 2023/4822
KARAR TARİHİ : 29.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/777 E., 2019/1076 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
İNCELEME KONUSU KARAR : Hükmün açıklanmasının geri bırakılması

… 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.12.2019 tarihli ve 2018/777 Esas, 2019/1076 Karar sayılı kararı ile, sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan verilen, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükmün, itiraz edilmeksizin 12.03.2020 tarihinde usûlüne uygun şekilde kesinleştiği anlaşılmıştır.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 30.05.2022 tarihli ve 2021/13800 sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.06.2022 tarihli ve KYB-2022/85909 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.06.2022 tarihli ve KYB-2022/85909 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
” … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 16.04.2018 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik kararının tebliği için, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10 uncu maddesi gereğince şüphelinin soruşturma aşamasında kolluk görevlilerince alınan ifadesi sırasında beyan ettiği ve bilinen son adresi olan “……” adresi yerine “…..” adresine çıkartılan tebligatın bila iade dönmesi üzerine, bu defa aynı adrese çıkartılan tebligatın 7201 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca tebliğ edilmiş sayılarak anılan kararın kesinleştirildiği ve şüphelinin denetim süresi içerisinde yeniden aynı suçu işlediğinden bahisle hakkında 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin altıncı fıkrası gereğince açılan kamu davası üzerine, yapılan yargılama sonucunda sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; dosya kapsamında sanığın bilinen son adresine daha önce usulüne uygun olarak yapılmış herhangi bir tebligat bulunmadığı ve bu durumda tebligatın usulsüz olduğu, kamu davasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediği, bu nedenle infazına da başlanamayacağı, denetimli serbestlik müdürlüğünce yapılan tebligatların da hukukî sonuç doğurmayacağı, bu durumda denetim süresinin de başladığının kabul edilemeyeceği cihetle, usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci bulunmadığından kamu davasının açılma koşulunun gerçekleşmediğinden sanık hakkında durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Şüpheli hakkında, 02.03.2018 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, … Cumhuriyet Başsavcılığının 16.04.2018 tarihli ve 2018/19064 soruşturma, 2018/464 sayılı kararı ile, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca beş yıl süreyle kamu davası açılmasının ertelenmesine, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca bir yıl süreyle
denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulmasına, erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararın 22.05.2018 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 35 inci maddesi uyarınca şüpheliye tebliğ edildiği, tedbirin infazı için 28.06.2018 tarihinde … Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
B. … Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlandığı, infaz devam ederken şüphelinin 03.09.2018 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlemesi üzerine erteleme kararının kaldırılarak … Cumhuriyet Başsavcılığının 02.11.2018 tarihli ve 2018/19064 Soruşturma, 2018/26302 Esas, 2018/21584 sayılı iddianamesi ile kamu davası açıldığı,
C. … 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.12.2019 tarihli ve 2018/777 Esas, 2019/1076 Karar sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeksizin 12.03.2020 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
D. 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilen “Kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, şüpheli hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararda itiraz kanun yolunun gösterildiği, ancak; kararın tebliği için, 7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesi gereğince şüphelinin soruşturma aşamasında kolluk görevlilerince alınan ifadesi sırasında beyan ettiği ve bilinen son adresi olan “……” adresi yerine “…..” adresine çıkartılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi üzerine, bu defa aynı adrese çıkartılan tebligatın 7201 sayılı Kanun’un 35 inci maddesi uyarınca tebliğ edilmiş sayılarak kararın kesinleştirildiği ve şüphelinin erteleme süresi içerisinde yeniden aynı suçu işlediğinden bahisle hakkında kamu davası

açıldığı anlaşılmış ve yapılan yargılama sonucunda sanığın cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de;
7201 sayılı Kanun’un 10 uncu maddesinde yer alan, ”(1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 35 inci maddesinde yer alan, “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11.01.2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19.03.2003 – 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır…” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle bilinen en son adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, MERNİS adresinin olmadığının tespiti halinde 35 inci maddeye göre, ancak daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği anlaşıldığından, daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapıldığına ilişkin bir belge bulunmayan adresine 7201 sayılı Kanun’un 35 inci maddesine göre yapılan tebligat işleminin geçerli olmadığı, kamu davasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın usulüne uygun şekilde tebliğ edilmemesi nedeniyle kesinleşmediği, bu nedenle infazına da başlanamayacağı, denetimli serbestlik müdürlüğünce yapılan tebligatlar hukukî sonuç doğurmayacağı gibi erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, bu durumda ihlal kabul edilen 03.09.2018 tarihli suçun erteleme süresi içerisinde işlendiğinin kabul edilemeyeceği anlaşıldığından; kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca “durma” kararı verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden sanığın cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. … 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 06.12.2019 tarihli ve 2018/777 Esas, 2019/1076 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
29.05.2023 tarihinde karar verildi.