Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/9419 E. 2023/9910 K. 21.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/9419
KARAR NO : 2023/9910
KARAR TARİHİ : 21.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2016/2 E., 2016/33 K.
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
A. Sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 6545 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Çayırlı Cumhuriyet Başsavcılığınca 19.12.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiştir.
B. Sanığın, kendisine yüklenen denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uygun davranmadığının bildirilmesi ve erteleme süresi zarfında 16.10.2015 tarihinde yeniden kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediğinin anlaşılması üzerine, Çayırlı Cumhuriyet Başsavcılığının, 04.01.2016 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
C. Çayırlı Asliye Ceza Mahkemesinin 10.03.2016 tarihli ve 2016/2 Esas, 2016/33 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ile 62 nci, 53 üncü ve 58 inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
D. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca usûl ve yasaya uygun hükmün onanması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz sebepleri özetle; kararın yasaya aykırı olduğuna, yeterli ve kesin delil bulunmadığına, ele geçen maddenin Gökhan’a ait olduğuna, dumanından etkilenmiş olabileceğine, kullanmadığına, kararın bozulmasını talep ettiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR (İlk Derece Mahkemesinin Kabulüne Göre)
Sanık … hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan 18.09.2014 tarihinde Tercan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma işlemlerine başlanıldığı, bu bağlamda sanıktan usulüne uygun kan, idrar ve saç örnekleri alındığı, 22.10.2014 tarihli adli tıp raporuna göre sanığın idrarında Tedrahydocannabinol-M (esrar metaboliti) maddesinin bulunduğunun tespit edildiği, sanığın 19.09.2014 tarihli savunmasında özetle; esrar maddesi kullandığını, esrarı son olarak Çayırlı ilçesinde kullandığını beyan ettiği ve üzerine atılı
suçlamayı ikrar ettiği, bu sebeple dosyanın yetkisizlik kararıyla gönderildiği, 19.12.2014 tarihinde sanık hakkında beş yıl süreyle dava açılmasının ertelenmesi kararı verildiği ve bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, Erzincan Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 04.12.2015 tarihli ve 2015/112 DS sayılı yazısı ve eklerine göre; sanığın denetimli serbestlik yükümlülüğünü bir yıl içerisinde iki kez ihlal ettiğinin tespit edildiği, ihlal sebebiyle denetimli serbestlik dosyasının kapatılarak gönderildiği ve 16.10.2015 tarihinde Çayırlı ilçe merkezinde Gökhan Y., Eyyüp G. ve sanık …’ın içinde bulunduğu araçta arama yapıldığı, yapılan arama neticesinde aracın kalorifer gözlerine kıstırılmış vaziyette toplam 1,96 gr esrar maddesi ele geçirildiği, 22.10.2015 tarihli kriminal uzmanlık raporuna göre söz konusu maddenin THC ihtiva eden hint keneviri bitkisi parçaları olduğunun tespit edildiği, yine aynı rapora göre elde edilebilcek esrar miktarının 0,49 gr olduğunun tespit edildiği, Gökhan’ın savunmasında uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu beyan ettiği, Eyyüp ile sanık …’ın savunmalarında ise uyuşturucu maddenin kendilerine ait olmadığını, Gökhan’ın maddenin kendisine ait olduğunu kabul ettiğini beyan ettikleri ve üzerlerine atılı suçlamayı kabul etmedikleri, fakat 30.12.2015 tarihli adli tıp raporuna göre sanık …’ın idrarında Paracetamol isimli uyuşturucu madde bulunduğu hususlarının tespit edildiği, sanığın savunmalarının adli tıp raporlarıyla çeliştiği, bu bağlamda sanığın erteleme süresi içerisinde kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurduğunun ve uyuşturucu madde kullandığının tespit edildiği, denetimli serbestlik yükümlülüğünü ihlal ettiği, yine sanığın erteleme süresi içerisinde kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurduğu ve uyuşturucu madde kullandığı hususlarının tespit edildiği, sanığın bu suretle üzerine atılı suçu işlediği, gerekçesiyle hakkında atılı suçtan mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
Suç tarihinden önce 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasının olaya tatbik kabiliyeti bulunup bulunmadığının tesbiti açısından; sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı, bu suç tarihinden önce açılmış başka bir dava veya soruşturma olup olmadığının, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra verilmiş olan bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı uyarınca tabi tutulduğu tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediğinin ve önceki dava sonucunun araştırılması, gerektiğinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğünden suç tarihinde sanığın infazda olan başka bir tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararının bulunup bulunmadığı sorulup belirlendikten sonra;
a) Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi
ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararının denetim süresi içinde işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet kararı verilmiş ise; 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değiştirilen 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıca madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca “davanın düşmesine” ve tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri kararı veren ilgili mahkemeye ya da kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı veren ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına ihbarda bulunulmasına karar verilmesi,
b) Sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararının denetim süresi içinde işlemiş değilse veya daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında veya 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca verilmiş bir “kamu davasının açılmasının ertelenmesi” kararının denetim süresi içinde işlemiş ve önceki suçtan mahkûmiyet dışında bir hüküm verilmiş ise; bu suç nedeniyle 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte, tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmış olan sanık hakkında 6545 sayılı Kanun’la değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde gösterilen dava açma şartlarının gerçekleştiğinin sabit görülmesi halinde yargılamaya devam olunarak, suç tarihi itibarıyla 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesi hükümleri çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken,
Sanık hakkında incelemeye konu 18.09.2014 tarihli eylem nedeniyle, 19.12.2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen denetimli serbestlik kararının, sanığa 15.01.2015 tarihinde tebliğ edildiği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından düzenlenen ihtarlı çağrı kağıdının tebliği üzerine yükümlünün denetime başladığı, 22.04.2015 tarihli bireysel görüşmeye gelmemesi nedeniyle uyarılmasının ardından başvurarak görüşmelere katıldığı ancak 26.11.2015 tarihli vaka sorumlusu ile olan görüşmeye katılmadığından bahisle ikinci bir uyarı yapılmaksızın dosyasının kapatıldığı, kovuşturma şartı olan ısrar koşulunun bu sebeple sağlanmadığı,
Sanığın ihlal sayılan 16.10.2015 tarihli eylemi yönünden yapılan incelemede ise, dosyada mevcut
16.10.2015 tarihli tutanak içeriğine göre, saat 20.30 sıralarında önleme arama kararına istinaden araçlar üzerinde uygulama yapıldığı esnada soruşturma dosyası tefrik edilen Gökhan’ın kullandığı aracın durdurulduğu, araçta bulunan üç şahsın kimlik tespitinin yapıldığı, sanık …’ın aracın arka tarafında oturduğu, şahısların uygulama noktasındaki tedirgin davranışlarından şüphelenilerek yapılan araç kontrolünde, aracın göğüs kısmının ortasında bulunan kalorifer gözlerine sıkıştırılmış ve dışarıdan bakıldığında gözle görülür vaziyette olan suça konu uyuşturucu maddenin ele geçirildiği anlaşılan olayda, Gökhan’ın soruşturma aşamasında alınan savunmasında ele geçen esrarın kendisine ait olduğunu ve arkadaşlarının bilgisinin bulunmadığını beyan ettiği, diğer şahsın da ilgisi bulunmadığını beyan ettiği, sanık …’ın ise tüm aşamalarda bu yönden suçlamayı kabul etmediği anlaşılmakla; alınan savunmalarında ele geçen madde ile ilgisi bulunmadığını söyleyerek suçlamaları kabul etmeyen sanığın, ele geçen uyuşturucu madde ile ilgisi bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, yeterli ve kesin delil bulunmadığının gözetilmediği, sanıktan usulüne uygun olarak alınan tahlil sonucunda ise 30.12.2015 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda sanığın kan ve idrarında uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunmadığı ancak idrarında ilaç etken maddesi olan “paracetamol” bulunduğunun belirtildiği, rapor sonucu belirlenen paracetamol/parasetamol isimli maddenin 5237 sayılı Kanun’un 188 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, 2313 sayılı Uyuşturucu Maddelerin Murakebesi hakkında Kanun’da, 3298 sayılı Uyuşturucu Maddelerle İlgili Kanun’da, uyuşturucu maddelere dair 1961 sayılı Tek Sözleşmesinin 1 ve 2 numaralı cetvellerinde, 2313 ve 3298 sayılı Kanun’ların verdiği yetki uyarınca çıkarılan Bakanlar Kurulu kararlarında sayılan uyuşturucu ve uyarıcı maddeler arasında yer almaması nedeniyle uyuşturucu veya uyarıcı madde olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, dolayısıyla kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçu yönünden 16.10.2015 tarihli eylemin de sübut bulmaması nedeniyle ihlal sayılan eylem olarak kabul edilemeyeceği ve kovuşturma şartının bu yönden de sağlanmadığı,
5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde yer verilen koşulların oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi, dolayısıyla 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin beşinci fıkrasında yer alan “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz.” hükmü kapsamında ihlal nedeni sayılacak eylem bulunup bulunmadığı hususunun tespiti için, sanık hakkında incelemeye konu 18.09.2014 tarihli suç tarihinden sonra, ancak kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren erteleme süresi olan 5 yıl içinde işlenen kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan verilen herhangi bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ya da 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin altıncı fıkrası gereği doğrudan açılan kamu davalarının bulunup bulunmadığının araştırılarak,
a) Var ise; Cumhuriyet Başsavcılığı ve/veya mahkemelerden ilgili dosyaların getirtilip dosya arasına
alınıp, derdest ise temyize konu dava dosyası ile birleştirilmesi; hüküm verilmiş ve kesinleşmiş ise, gerektiğinde olağanüstü kanun yollarına başvurulabileceği, sonucuna göre, tüm deliller birlikte gözetilmek suretiyle ihlal niteliğinde eylem olup olmadığı ya da eylemlerin tek suç, ayrı suç veya zincirleme suç oluşturup oluşturmadığı tartışılıp değerlendirildikten sonra sanığın hukukî durumunun belirlenmesi,
b) Yok ise; kovuşturma şartı olan ısrar koşulunun sağlanmadığı dikkate alınarak, kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasının ikinci cümlesi uyarınca kamu davasının durmasına ve erteleme kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi gerekmekte ise de; dosya inceleme tarihi itibarıyla kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen 5 yıllık erteleme süresinin dolduğu ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasının birinci cümlesinde yer verilen “Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükmü uyarınca erteleme süresinin dolması nedeniyle kovuşturma şartının gerçekleşmediği dikkate alınarak düşme kararı verilmesinde zorunluluk bulunması,
Nedenleriyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Çayırlı Asliye Ceza Mahkemesinin 10.03.2016 tarihli ve 2016/2 Esas, 2016/33 Karar sayılı kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, diğer yönleri incelenmeksizin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.11.2023 tarihinde karar verildi.