Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/756 E. 2023/8830 K. 18.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/756
KARAR NO : 2023/8830
KARAR TARİHİ : 18.10.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin, hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 6545 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca 17.02.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiştir.
2. Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının, 09.06.2015 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
3. Bursa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.11.2015 tarihli ve 2015/477 Esas, 2015/735 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde kabul etmek veya bulundurmak suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 53 üncü maddesi ve 58 inci maddesi uyarınca uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna hükmedilmesine ve tekerrür hükümleri uygulanmasına karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği özetle; denetimli serbestlik tedbiri tebliğinin eline ulaşmamış olduğundan karara itiraz ettiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR(İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABULÜ)
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre tanık …’ın müteakip aşamalardaki benzer beyanlarında “Sanık suç tarihinde iş yerinden arkadaşımdı. Ben daha önce uyuşturucu kullanıyordum. Ancak olay tarihinde uyuşturucu kullanmıyordu. Sanık da kullanmıyordu. Olay günü iş yerinden birlikte çıktık. Akşam saatlerinde Vatan mahallesinde tam olarak açık adres ve yerini bilmediğim bir sokaktan kimliğini bilmediğim bir şahıstan kullanmak için sanık bonzai isimli uyuşturucuyu satın aldı. Birlikte parka gittik. Parkta sanık bonzai isimli maddeyi kullandı. Ben yanındaydım. Ben kullanmadım. Sanık bayılınca korktum. Telefon ile ambulans çağırdım. Ambulans gelip sanık ile beni hastaneye götürdü. Sanığın rahatsızlandığı sırada elinde bulunan maddeyi ne yaptığımı bilmeden sanığın elinden alıp cebime koymuştum. Ancak amacım kullanmak değildi. Ben uyuşturucu kullanmıyorum. Sanığın elinden aldığım maddeyi ne yaptığımı hatırlamıyorum. “şeklinde beyan ettiği, olay tarihinde sanığın alınan adli raporlarına göre bonzai adlı sentetik kulladığı teşhisi ile hastanede tedavi altına alındığı ve hayati tehlike geçirdiğinin tespit edildiği, dosyada mevcut 28.11.2014 tarihli geçici raporuna göre sanığın tedavisi devam ederken acil servisini izinsiz terk ettiğinin tespit edildiği, sanığın samimi olarak suç tarihinde bonzai adı verilen sentetik uyuşturucu madde satın alıp kullandığını ikrar ettiği, bu hususun tanık beyanı
ve adli raporların içeriği ile de doğrulandığı, sanık hakkında davanın açılmasının ertelenmesi kararı verildiği, denetimli serbestlik tedbirini ihlal ettiği anlaşılan sanığın sabit olan eylemi nedeni ile cezalandırılması gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Kabul edilebilir bir temyiz başvurusu üzerine yapılan inceleme neticesinde;
1. Sanığın kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına konu edilen 28.11.2015 tarihinde rahatsızlanarak hastaneye intikal ettirildiği, Bursa Devlet Hastanesi’nin düzenlediği genel adli muayene raporunun incelenmesinde madde alımı ve mevcut bulgularla hayati tehlikesi olduğunun belirtildiği ancak dosya içeriğinde sanığın uyuşturucu veya uyarıcı madde kullandığına yönelik tahlil yapılıp yapılmadığının anlaşılamadığı ve tahlil sonuçlarının bulunmadığı anlaşıldığından, tahlil sonuçlarının varsa aslı veya onaylı örneğinin getirtilerek duruşmada okunup tartışılmasının sağlanması, sanığa okunup, tüm deliller birlikte tartışılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması,
2. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata aynı Kanun’un 23 üncü maddesinin bir ila sekizinci fıkraları ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 16 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin; sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca, 17.02.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının sanığın doğrudan MERNİS adresine 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası gereği çıkarılarak adresten taşınmış olması nedeniyle muhtara teslim edildiği, dolayısıyla tebligatın usulsüz olduğu ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden tedbirin infazına başlanmasının hukukî sonuç doğurmayacağı gözetilmeksizin denetime başlanıldığı; sanık hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci
fıkrası gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine, yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması,
3. Sanık hakkında, 6545 sayılı Kanun’un 68 inci maddesi ile değişik 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları uyarınca, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte verilen tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının içeriğinde, sanığın bu karara itiraz hakkı bulunduğuna ilişkin, itiraz süresi ve merciinin de gösterilmemesi suretiyle usulüne uygun bir yasa yolu bildirimi yapılmadığı, 17.02.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği ve kovuşturma şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak, sanığa kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına karşı 15 gün içinde Sulh Ceza Hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte kararın yeniden tebliğ edilmesi gerektiğinden, bu kapsamda inceleme konusu olayda sanığın yükümlülüklerine uymaması eylemini, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı kesinleşmeden gerçekleştirdiği anlaşılmakla, sanık hakkında kovuşturma şartlarının oluşmaması nedeniyle, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere, kamu davasının durmasına ve gerekli tebligat işlemlerinin tamamlanarak, kararın infazına devam edilmesi için dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilmesi yerine yargılamaya devamla sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kurulması, nedeniyle hukuka aykırılık görülmüştür.
V. KARAR
Başkaca yönleri incelenmeyen, Bursa 15. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.11.2015 tarihli ve 2015/477 Esas, 2015/735 Karar sayılı kararınına yönelik sanığın temyiz istemi yerinde görüldüğünden hükmün, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
18.10.2023 tarihinde karar verildi.