Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/7201 E. 2023/834 K. 08.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/7201
KARAR NO : 2023/834
KARAR TARİHİ : 08.02.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
HÜKÜM : Düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKİ SÜREÇ

A. Fethiye Ağır Ceza Mahkemesinin, 15.10.2020 tarihli ve 2020/179 Esas, 2020/307 Karar sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 12 yıl 6 ay hapis ve 25.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.

B. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 18.02.2021 tarihli ve 2020/2409 Esas, 2021/316 Karar sayılı kararı ile, sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümdeki hukuka aykırılık düzeltilerek, hükme yönelik sanık müdafiinin istinaf başvurusunun 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

II. GEREKÇE

5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinin “İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastan reddine, 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verebileceği düzenlenmiş olup; sanık hakkında yerel mahkemece 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uygulanmasına esas alınan 30/01/2020 tarihli olayda, Bölge Adliye Mahkemesince “suça konu uyuşturucu maddenin sanık tarafından temin edildiğini kesin olarak ortaya koyan bir tespitin bulunmadığı ve kullanıcı şahısların müdafii olmaksızın alınan sonradan döndükleri aleyhe beyanlarının hükme esas alınamayacağı” değerlendirilmek suretiyle delil değerlendirilmesi yapılarak uyuşturucu madde ticareti yapma suçu sabit görülmeyerek, ilk derece mahkemesi hükmünün, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmı çıkartılıp, düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmişse de; 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre Bölge Adliye Mahkemelerince ancak “Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini gerektiren hallerde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine” duruşma açılmaksızın karar verilebileceğinden, “sanık hakkında şahsi nedenlere bağlı indirim sebebi veya şahsi cezasızlık sebebi olmayan 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanmaması” hususunda karar verilebilmesi için, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi uyarınca duruşma açılarak, delil değerlendirilmesi yapıldıktan sonra takdir hakkı kullanılmak suretiyle hüküm kurulması gerektiği gözetilmeyerek, duruşma açılmadan istinaf başvurusunun düzeltilerek esastan reddine karar verilmesi, 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi kapsamında hukuka kesin aykırılık hâli olarak saptanmıştır.

III. KARAR

Başkaca yönleri incelenmeyen İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 18.02.2021 tarihli ve 2020/2409 Esas, 2021/316 Karar sayılı kararının, gerekçe bölümünde açıklanan nedenle, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin ikinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, Üye …’in karşı oyu ve oy çokluğuyla BOZULMASINA,

Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendi uyarınca takdîren İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

08.02.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

5271 sayılı Kanun’un 280/1-a maddesinde, “Bölge adliye mahkemesi, dosyayı ve dosyayla birlikte sunulmuş olan delilleri inceledikten sonra; ilk derece mahkemesinin kararında … 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yer alan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, … karar verir.” denilmekte;

Mezkur hükmün atıfta bulunduğu 303. maddenin 1 (a) bendinde; hükme esas olarak saptanan olaylara uygulanmasında hukuka aykırılıktan dolayı hüküm bozulmuş ise, “olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate … hükmolunması gerekirse” bölge adliye mahkemesinin davanın esasına hükmedebileceği gibi hükümdeki hukuka aykırılığı da düzeltebileceği belirtilmekte;

Anılan Kanunun 223/2. fıkrasında ise, “Beraat kararı; a) Yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olması, b) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması, c) Yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmaması, d) Yüklenen suçun sanık tarafından işlenmesine rağmen, olayda bir hukuka uygunluk nedeninin bulunması, e) Yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması, Hallerinde verilir.” hükmü yer almaktadır.

Belirtilen hükümler birlikte değerlendirildiğinde; ilk derece mahkemesince 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin uygulandığı durumlarda, bölge adliye mahkemesince yapılan incelemede, ilave bir araştırma yapılmasına ihtiyaç duyulmaksızın, dosyada mevcut delillere dayanılarak 43. maddenin uygulanmasına esas teşkil eden eylem(ler)le ilgili olarak 5271 sayılı Kanun’un 223/2. fıkrasında sayılan hallerden birinin mevcut olduğuna kanaat getirilmesi durumunda; 5271 sayılı Kanun’un 280/1-a ve 303/1-a maddelerinin verdiği yetki uyarınca duruşma açılmaksızın ilk derece mahkemesi hükmünden 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması suretiyle hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilebileceği anlaşılmaktadır.

Nitekim somut olayda, ilk derece mahkemesinin zincirleme suç teşkil ettiğini değerlendirdiği 30.01.2020 tarihli eylemle ilgili olarak; bölge adliye mahkemesince, söz konusu eylemin sübut bulmadığı belirtilerek, sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması suretiyle, ilk derece mahkemesi hükmünün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; bu suretle esasen 30.01.2020 tarihli eylem bakımından, “olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeden beraate hükmolunması gerektiği” kanaati izhar edilmiştir.
Bu itibarla; 5271 sayılı Kanun’un 280/1-a ve 303/1-a maddeleri uyarınca, temyiz talebine konu olayda İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin duruşma açmadan “hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verebileceği görüşünde olduğumdan; sanık … müdafiinin temyiz talebinin esastan incelenmesine geçilmesi gerekirken, duruşma açılmadan karar verildiği gerekçesiyle, bölge adliye mahkemesi hükmünün, diğer yönleri incelenmeksizin bozulması yönündeki çoğunluk görüşüne iştirak etmiyorum. 08.02.2023