Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/6664 E. 2023/582 K. 25.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/6664
KARAR NO : 2023/582
KARAR TARİHİ : 25.01.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Uyuşturucu madde ticareti yapma
HÜKÜM : İstinaf başvurusunun eleştirilerek esastan reddi

İlk Derece Mahkemesince verilen hükme yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü.

I. HUKUKİ SÜREÇ
A. Kütahya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin, 01.12.2020 tarihli ve 2020/155 Esas, 2020/281 Karar sayılı kararı ile sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 188 inci maddesinin üçüncü fıkrası, dördüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü maddesinin birinci, ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının ilk cümlesi ve 58 inci maddesi uyarınca 15 yıl 7 ay 15 gün hapis ve 31.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve sanık hakkında tekerrür hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiştir.
B. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 10.02.2021 tarihli ve 2020/2711 Esas, 2021/350 Karar sayılı kararı ile sanık hakkında İlk Derece Mahkemesince kurulan, resen de istinafa tabi olan hükme yönelik sanık ve müdafiinin istinaf başvurularının 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca eleştirilerek esastan reddine karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanık müdafiinin temyiz sebepleri özetle; delillerin eksik değerlendirildiğine, çelişkili tanık beyanlarının hükme esas alındığına ve eylemlerin sabit olmadığına ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Olay tarihinde sanığın evine girip kısa süre sonra çıkan ve haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan tanıklar … ve …’in üst aramalarında ele geçirilen sentetik kannabinoidin aynısının sanığın evinde de ele geçirilmiş olmasına, sanığın tevil yollu ikrarına, … . ve … .’nın müdafileri huzurunda alınan kolluk beyanlarına ve …’in mahkeme huzurunda alınan tanık beyanına göre, tanıklar …. ve …’e uyuşturucu madde verdiği gerekçesiyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
İlk Derece Mahkemesince kabul edilen olay ve olgular konusunda, Bölge Adliye Mahkemesince, hükme

şahit numunenin müsaderesine karar verilmemesi nedeniyle yapılan eleştiri dışında isabetsizlik görülmediği gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
Tanıklar …. ve …’e uyuşturucu madde sattığı anlaşılan sanık hakkında zincirleme suç hükümleri uygulanırken daha üst oranda artırım yapılması gerekirken alt sınırdan artırım yapılması karşı temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamış, bunun dışında İlk Derece Mahkemesinin delillerin değerlendirilmesine ve eylemin sübutuna ilişkin takdirinde isabetsizlik bulunmadığı anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarında açıklanan gerekçeler, tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun bulunarak, sanık müdafiinin temyiz sebepleri yerinde görülmemiş, hükümde hukuka aykırılık bulunmamıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin, 10.02.2021 tarihli ve 2020/2711 Esas, 2021/350 Karar sayılı kararında sanık müdafiince öne sürülen temyiz sebepleri ve 5271 sayılı Kanun’un 289 uncu maddesinin birinci fıkrası ile sınırlı olarak yapılan temyiz incelemesi sonucunda hukuka aykırılık görülmediğinden; 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesinin birinci fıkrası gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, Üye …’in karşı oyu ve oy çokluğuyla TEMYİZ İSTEMİNİN ESASTAN REDDİ İLE HÜKMÜN ONANMASINA,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Kütahya 3. Ağır Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
25.01.2023 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY
Sayın çoğunluk ile aramızda suçun sübuta erdiğine ilişkin olarak bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43 üncü maddesinin birinci fıkrasında yazılı
zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda uyuşmazlık oluşmuştur.

19.06.2020 tarihli fiziki takip olay ve yakalama tutanakları içeriklerine göre sanığın ikametinde uyuşturucu madde sattığı ihbarı olan kolluk görevlileri, 19.06.2020 günü saat 17.15 sıralarında sanığın evinin etrafında fiziki takip başlatmış, daha önceden uyuşturucu madde kullandığını bildikleri ve sanığın evine girip çıkan …. saat 17.45 de, … K.’ı saat 18.10 da, … .’ı da saat 18.20 de durdurmuş, bu kişilerin üzerinde yapılan aramalarda söz konusu uyuşturucu maddeleri ele geçirmişlerdir.

19.06.2020 tarihli fiziki takip ve olay tutanak içeriklerine göre kolluğun yaptığı istihbari çalışmalar neticesinde sanığın evinin önüne gelerek takibe başlayan kolluk görevlilerinin saat 17.45 den 18.20 ye kadar evden çıkanları yakalayarak suç delilerine ulaştığı anlaşılmaktadır.

Tutanak içeriklerine göre kolluğun kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yürütülen …..’ı 35 dakikalık zaman dilimi içeresinde sanığın evinin önünde ayrı ayrı yakaladıkları görülmektedir.

Bu tespitlerden sonra uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için öncelikle “zincirleme suç” hükümleri üzerinde durulması gerekmektedir.

5237 sayılı Kanun’a hakim olan ilke gerçek içtimadır. Bunun sonucu olarak, “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza” söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise, 5237 sayılı Kanun’un “suçların içtimaı” bölümünde, 42 nci ( bileşik suç), 43 üncü (zincirleme suç) ve 44 üncü (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.

5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin ilk fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.” biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiş, ikinci fıkrasında; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır”

denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima kurumu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise; “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, … ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz” düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.

5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;

a. Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,

b. İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,

c. Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.

5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası düzenlemesinden anlaşılacağı üzere zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı hallerde aslında işlenmiş birden fazla suç olmasına karşın, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı cezalandırılmamakta, buna karşın bir suçtan verilen ceza belirli bir miktarda arttırılmaktadır.

Diğer yandan, ceza muhakemesinin amacı her somut olayda, kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. 5271 sayılı Kanun, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunlu olacaktır.

Kolluk görevlilerince, öncelikle suç işlenmesinin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınması, suç işlenmesinden sonra ise işlenmiş olan suçun tespit edilerek, bu konudaki delillerin toplanması ve suç işlediği belirlenen kişinin başka bir suç işlemesine fırsat vermeden yakalanıp adalet önüne çıkarılması gerekirken, şüphelinin ceza sorumluluğunu arttıracak şekilde davranışlarda bulunmaları halinde, gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 2 nci maddesinde düzenlenen “hukuk devleti” ilkesi, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde hüküm altına alınan “adil yargılanma” hakkı ihlal edilmiş olacaktır.

Adli kolluk görevlilerinin suçun tüm unsurlarını ortaya çıkarmak, şüphelinin suç ortağı ya da ortaklarının olup olmadığı veya başka bir yerde gizlediği uyuşturucu veya uyarıcı madde bulunup bulunmadığını tespit etmek gibi nedenlerle, şüphelinin ilk hareketinden sonra yakalamayarak delil toplamaya devam etmesi görevi gereğidir. Ancak bu durumda şüphelinin eylemlerine devam etmesini bekleyip suç işlemesine fırsat verdiği durumda şüpheliyi tüm hareketlerinden sorumlu tutmak “hukuk devleti” ilkesine aykırılık teşkil edecektir.

Somut olayda; sanığın evinde uyuşturucu madde sattığı bilgisi ile gelen kolluk görevlileri 35 dakika içerisinde sanığın üç kişiye uyuşturucu madde sattığını tespit etmiştir. Kolluk görevlileri ilk olayı tespit ettikten sonra sanığın evinde yapılan arama yapılmış olsaydı diğer satım işleri yapılamayacağı gibi evde ele geçirilen uyuşturucu maddeler bir bütün halinde tek bir suçun konusunu oluşturacağı da göz ardı edilmemelidir.
Uyuşturucu madde ticareti suçunun mağdurunun toplum olması karşısında bu suç tüm topluma karşı işlenmiş bir suçtur. Sanık bir suç işleme kararı kapsamında tek bir iradeye dayalı olarak kısa zaman aralığı içerisinde aynı yer ve zaman birliği içerisinde kendi arasında bağlantılı olabilecek biçimde topluma karşı bir suç işlemiştir. Burada uyuşturucu madde satılan kişiler suçun mağduru ve zarar göreni olmadığı bizzat kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunun sanığı oldukları için de bunlara karşı işlenmiş bir suç da bulunmamaktadır. Kolluk görevlilerinin görevi gereği sanığın evini takip etmesi ve suç işlenip işlenmediğini belirlemek amacıyla eylemlerine olanak tanıması sırasında gerçekleşen uyuşturucu madde ticareti eyleminin, objektif bir gözle bakıldığında aynı yer ve zaman içerisinde birbirini takip eden davranışlarla gerçekleştiğini ve tek fiil olduğunu kabul etmek daha doğru olacaktır. Yani kolluğun takibi altında bulunan sanığın evinde bulunduğu sırada kısa zaman aralığı içerisinde 3 ayrı kişiye uyuşturucu satması tek uyuşturucu madde ticareti suçunu oluşturmaktadır. Buna göre bir bütün halinde doğal ve hukuki anlamda tek bir iradi hareketlerle aynı zaman içerisinde sayılabilecek bir sürede gerçekleştiğinin kabulü ile sanığın tek uyuşturucu madde ticareti suçundan cezalandırılması, kastının yoğunluğu gözetilerek cezasının alt sınırın üzerinde belirlenmesinin gerek zincirleme suç tipine ve gerekse ceza adalet sistemine uygun olacağını düşünmekteyim. Bu nedenlerle sanık hakkında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı ve hükmün bu yönden bozulması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun onama kararına iştirak etmemekteyim. 25.01.2023