Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/5124 E. 2023/9519 K. 08.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/5124
KARAR NO : 2023/9519
KARAR TARİHİ : 08.11.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Düşme
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma

Sanık hakkında kurulan hükmün; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükmü temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Sanık hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 6545 sayılı Kanun ile değişik 191 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Karacasu Cumhuriyet Başsavcılığınca 05.06.2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile birlikte tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararı verilmiştir.
2. Sanığın, kendisine yüklenen tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gerektirdiği yükümlülüklere uymadığının bildirilmesi üzerine, Karacasu Cumhuriyet Başsavcılığının, 22.10.2015 tarihli iddianamesi ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır.
3. Karacasu Asliye Ceza Mahkemesinin 03.11.2015 tarihli ve 2015/230 Esas, 2015/252 Karar sayılı kararı ile davanın kovuşturma şartının yokluğu nedeniyle 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca düşürülmesine kararı verilmiştir.
4. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca özetle; hükmün bozulması yönünde karar verilmesi görüşünü içeren Tebliğname ile dava dosyası Daireye tevdi edilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Cumhuriyet savcısının temyiz isteği, hakkında denetimli serbestliğe başvurması yönündeki yazı tebliğ edilen, içeriğinde başvurmaması halinde hakkında uygulanacak hükümler ve sonuçları açıkça belirtilen bu iki yazıya rağmen ne denetimli serbestlik müdürlüğüne, ne de Cumhuriyet Başsavcılığı’mıza doğrudan ya da dolaylı olarak mevcutlu veya evrak ile başvuruda bulunmadığı için hakkında yükümlülükler tespit edilemeyen böylelikle açıkça yükümlülüklere uymamakta ısrar ettiği anlaşılan, bir yükümlülüğe uymamakta ısrar etmenin pasif bir hareket olduğu ve bir temadiyi ve sürekliliği getirdiği, bu itibarla soruşturma aşamasında şüphelinin davanın açıldığı an itibariyle dahi herhangi bir müracaatının bulunmaması karşısında kanunun aramış olduğu tedbir gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartının gerçekleştiğinin kabulü ile, sanık hakkında yargılamaya devam edilip sanığın savunması alınarak bu savuma ve elde edilen deliller uyarınca bir karar verilmediği gibi sanık dinlenilse idi sanığın mazeretinin haklı görülmesi durumunda durma kararı verilerek sanık hakkında verilen denetimli serbestlik kararının devamına karar verilebileceği halde, kaldı ki söz konusu devam kararının yeniden verilecek bir kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı olmayıp sadece verilen tedbir kararının devamı niteliğinde bir karar olacağı da birlikte değerlendirildiğinde ” şartın gerçekleşmediği” şeklindeki
yerinde olmayan gerekçeyle düşme kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR (İLK DERECE MAHKEMESİNİN KABULÜ)
İddianamenin düzenlendiği 22.10.2015 tarihinden itibaren zamanaşımına uğradığı belirlenmekle, Tebliğname görüşüne iştirak olunmamıştır.
A. Sanığın yargılama konusu eylemi için, 5237 sayılı Kanun’un 191 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi gereği 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
B. 5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca zamanaşımı süresini kesen son işlemin iddianamenin düzenlendiği tarih olan 22.10.2015 tarihi olduğu ve bu tarihten, temyiz incelemesi tarihine kadar 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
IV. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Karacasu Asliye Ceza Mahkemesinin 03.11.2015 tarihli ve 2015/230 Esas, 2015/252 Karar sayılı kararına yönelik Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
08.11.2023 tarihinde karar verildi.