Yargıtay Kararı 10. Ceza Dairesi 2021/3603 E. 2021/8762 K. 15.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/3603
KARAR NO : 2021/8762
KARAR TARİHİ : 15.09.2021

Adalet Bakanlığının, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık … hakkındaki … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/525 esas, 2017/189 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 12/02/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli … hakkında, 24/06/2015 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, … Cumhuriyet Başsavcılığının 17/08/2015 tarihli ve 2015/8205 soruşturma, 2015/307 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulmasına, aynı Kanunun 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına, kesin olarak karar verildiği, kararın 27/08/2015 tarihinde şüphelinin MERNİS adresinde Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, infazı için 17/09/2015 tarihinde … Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- … Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce infaz işlemlerine başlanıldığı, uyarılmasına rağmen yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesiyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 28/08/2016 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- … Cumhuriyet Başsavcılığınca erteleme kararı kaldırılarak 13/10/2016 tarihli, 2015/8205 soruşturma, 2016/2717 esas ve 2016/2263 sayılı iddianame ile, sanığın 5237 sayılı TCK’nın 191/1, 191/10 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle … 3. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu, 04/05/2017 tarihli ve 2016/525 esas, 2017/189 sayılı kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, karar verildiği, kararın 15/06/2017 tarihinde istinaf edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın almak, kabul etmek, bulundurmak ve kullanmak suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma
evresi sonucunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve sanık hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/08/2015 tarihli ve 2015/8205 soruşturma, 2015/307 sayılı kararını müteakip, şüphelinin denetim süresi içerisinde yüklenen yükümlülükleri ihlal ettiğinden bahisle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/525 esas, 2017/189 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı ilâmında “…somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğ edildiği, ancak erteleme kararında ve tebliğ evrakında erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun gösterilmediği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği ancak bu aşamada da şüpheliye erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun hatırlatılmadığı ve TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu gerekçesiyle dava açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmışsa da, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada TCK’nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz mercii ve süresiyle birlikte itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararda itiraz hakkı belirtilmediği gibi ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada itiraz hakkı bildirilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmış olup, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüz olduğundan, bu kararın şüpheli tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen, kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci de bulunmadığından, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kamu davası açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir.” şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanunun 191/2. maddesi uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise anılan kararın kesin olarak verildiği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle yapılan tebligatın geçerli olmadığı cihetle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek, … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/525 esas, 2017/189 sayılı kararının, 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık … hakkında, 24/06/2015 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, … Cumhuriyet Başsavcılığının 17/08/2015 tarihli ve 2015/8205 soruşturma, 2015/307 sayılı kararı ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının beş yıl süreyle ertelenmesine, erteleme süresi içinde 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına kesin olarak karar verildiği, denetimli serbestlik müdürlüğünce uyarılmasına rağmen yükümlülüklerine uymamakta ısrar ettiği gerekçesiyle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, hakkında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, … 3.Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve
2016/525 esas, 2017/189 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, karar verildiği anlaşılmaktadır.
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 191/2. maddesinde, “Bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında … beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir.” şeklinde düzenlemenin yer aldığı, 5237 sayılı Kanunda, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK’nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır.” şeklindeki düzenleme karşısında şüpheliye itiraz hakkı tanınması gerektiği, … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/08/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesin olarak verildiği, şüpheliye itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu hâliyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği, ayrıca;
7201 sayılı Tebligat Kanununun 10/2. maddesinde; “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği, tebligatın öncelikle bilinen en son adrese, MERNİS adresi olduğu belirtilmeksizin, 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanunun 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanununun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, somut olayda ise; … Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 17/08/2015 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 27/08/2015 tarihinde MERNİS adresinde Tebligat Kanununun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, Tebligat Kanununda yer alan düzenleme karşısında tebliğ işleminin usulsüz olduğu,
Şüpheli hakkında verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karar kendisine usulüne uygun şekilde tebliğ edilmeden ve itiraz hakkı beklenilmeden, dolayısıyla kesinleşmeden Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, bu nedenle Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce yapılan işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri infaz süreci bulunmadığından kamu davasının açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir.
Bu nedenle, mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı
bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-) Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle; mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkûmiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olduğundan; … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04/05/2017 tarihli ve 2016/525 esas, 2017/189 sayılı kararının 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığına iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
15/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.